Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yeni doğmuş bir bebek dendiğinde aklımıza ilk gelen şeylerden biri değil midir masumiyet? Gözlerini dünyaya yeni açmış, hiçbir şey bilmeyen, çıkar gözetmeyen, masum bir bebek… Peki ya… bebek henüz doğmamışsa? İşte Ian McEwan bu sorunun cevabını ironik ve yer yer absürt bir anlatımla veriyor. Kitabın tanıtım bülteninde de belirtildiği gibi konu gayet açık: İhanet, komplo; Hamlet’in modern bir uyarlaması. Bu nedenle konuya çok fazla girmek istemiyorum. Başta da belirttiğim gibi kitap henüz doğmamış bir bebeğin masumiyetini sorguluyor bir anlamda. Bir bebeğin düşüncelerinin çıkarları doğrultusunda nasıl değiştiğini görüyorsunuz. Kitabı okurken aklıma sürekli, küçük bebeklerin yetişkinlerce seslendirildiği komedi filmleri geldi. O filmlerde de olur ya, bebek her şeyden haberdardır, ağzı biraz bozuktur, arsızdır falan. İşte bu bebek de biraz öyle. Aslında yazar bu anlatımla, belki de defalarca anlatılan şeyleri daha akılda kalıcı bir şekilde ifade etmiş: ihaneti, çıkarcılığı, ortak günahların güvensizliğini, doğmamış bir bebeğin annesine olan sevgisini sorgulamış. İhtiyaç ve sevgi arasındaki ayrımı; ihtiyacın, sevgi kılığına girişini farklı şekillerde ele almış. Sonra bir yerde dünyayı anlatmış: küresel sorunları, Avrupa’yı, Amerika’yı, Rusya’yı, Çin’i… Yaklaşık bir buçuk sayfada hayatımızın ve dünyanın merkezine oturan sorunlarımızın basitliğini göstermiş komik bir şekilde. “Konuşmacı hanım, içinde psikopatların insan şeklinde sabit ve değişmeyen bir faktör gibi olduğu türümüzü pek beğenmedi. Silahlı mücadele, haklı olsun olmasın, cezbediyormuş psikopatları.” Burada benim ilgimi çeken şeylerden biri de bebeğin kendini kabullenmiş olması, o bir insan; dünyaya gelmese bile. Tür değil çünkü. Türümüz. Biz olmuş artık. İşte burada bir sonuca ulaşıyorum kendimce, bu bebeğin düşüncelerinin, kararlarının, duygularının, bencilliğinin, dürüstlüğünün ya da yalancılığının nedeni… İnsan olması. O henüz doğmasa da o bir insan. Ve insanın masumiyeti derinlerde bir soru işareti değil mi? Eylemler suç barındırmıyorsa, saf bir masumiyetten söz edebilir miyiz? Düşüncelerin bir değeri yok mudur bu kıstasta? Yazdıkça kendi masumiyetimi sorguladığım birçok soru birikiyor kafamda. Ama kısaca McEwan, (biraz karamsar bir bakış açısı olacak belki ama) türümüzden yakınıyor sanki. Hani biz deriz ya yedisinde neyse yetmişinde o diye… Sanki McEwan da; doğmadan önce neyse öldüğünde de o diyor: İnsan.
Fındık Kabuğu
Fındık KabuğuIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20171,098 okunma
·
122 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.