Yapamıyorum. İçimde fırtınalar koparken bile nefret dolu sözler dökemiyorum ortalığa. Minik bir ruhun ne kadar acı çektiğini duyduğumda/ gördüğümde ruhumun en kırılmaz sandığım yerleri paramparça oluyor da yine de kalkıp bir başkasına ucu dokunacak bir şeyler söylemek gelmiyor içimden. Küfretmek mi? Ne faydası var? Lanetlemek mi? Ne işe yarıyor? Bir gün konuşup ertesi gün unutacaksak ne anlamı var bütün o nefret dolu söylemlerin? Peki kayıtsız mı kalalım? ASLA! Çözüm bulalım! Öyle asmakla kesmekle değil gerçek bir çözüm lazım bize. Belki anlık çözüm getirmeyecek ama geçici değil temelli bir çözüme ihtiyacımız var. Eğitim. Bilinçlendirme. Madem hepimizin gözü dönüyor bu haberleri duydukça; önce kendimizi değiştireceğiz.
Yahu kadına şiddete hayır derken ettiğiniz küfürler bile cinsiyetçi! Kalkıp birini taciz etti diye sinirlendiğiniz adamın annesine küfrediyorsunuz. Ben bunu kesinlikle anlamlandıramıyorum. Gencecik yaşta öldürülen bir kadından bahsederken bile kadın demekten çekinir haberler ve "günlük kiralanan bir evde" öldürüldüğünü defalarca vurgular. İnanmıyorum, böyle yaptığınız sürece de samimiyetinize inanmayı sonuna kadar reddedeceğim. Madem samimisiniz, madem kadınlar şiddet görmesin, minik yavrularımıza kimse dokunmasın istiyorsunuz size fırsat sunuyorum.
*Öncelikle cinsiyetçi ifadeler kullanmaktan vazgeçeceksiniz.
*Kadına kadın demekten çekinmeyeceksiniz.
*Kadının her anlamda tüm varlığı ile bir bütün ve tam bir birey olduğunu kabul edeceksiniz.
*Kadını destekleyeceksiniz. Sözünü ettiğim kadın 1.5 yaşında kızınız da olsa 70 yaşında nineniz de olsa her istediğini başarabileceğini kabul edecek ve ona da bunu söylemekten çekinmeyeceksiniz.
*Erkek çocuklarınıza nasıl davranıyorsanız kız çocuklarınıza da öyle davranacaksınız. Erkek çocuklarınızın özgürlüğüne ne kadar saygı duyuyorsanız kız çocuklarınızın özgürlüğüne de aynı saygıyı göstereceksiniz. (Kız çocuklarınıza nasıl davranıyorsanız erkek çocuklarınıza da öyle davranacak, onlara gösterdiğiniz sevgiyi erkek çocuklarınızdan da ihmal etmeyeceksiniz.)
*Konuşmayı, derdini anlatmayı, rahatsız olduğu kişi birinci derece yakını bile olsa, susmamayı öğreteceksiniz çocuklarınıza ve kendinize!
Neden mi bunlar önemli? Çünkü o elinizde olsa asacağınız , bir yerlerini keseceğiniz ahlak yoksunlarını yetiştiren de bu toplumun insanı. Onlar da anne ve baba. İster miydi sanıyorsunuz, böyle olsun? En başta biz o anne babayı eğiteceğiz ki o da böyle çocuklar yetiştirmeyecek. Bu da kadına saygıdan geçiyor! Geldik mi yine kadının bireyselliğini kabullenmeye?
Bu defa bari söylemeyeyim dedim fakat olmuyor anlayın artık. Kadının bireyselliğini kabul etmediğimiz sürece her sözümüz ve her hareketimiz samimilikten uzak oluyor. Kadınların gücünü hafife almayalım. Kadın dediğin dünyayı bile değiştirebilir, değiştirecektir de. Siz yeter ki destek olun.
Yapacağınız şeyler çok zor değil. Yukarda saydıklarımı kafa sallayıp iki dakika sonra unutmak yerine hayatınızda uygulamaya koyduğunuzda yaratabileceğiniz farkları düşünün.
Bu kitap, bana 14 şubat hediyesi idi. Hayatımda aldığım en anlamlı hediye değil de nedir? Her defasında bu konularda yaptığım uzun uzun söylemleri sabırla dinleyip benimle birlikte sinirlenip benimle birlikte çözüm arayan bir adam olduğu için hayatımda, çok şanslıyım. Sizler de kendinize ve hayatınızdaki kadınlara hissettirin şanslı olduklarını. Çok zor değil. Bu kitabı alıp size en yakın kadın savaşçıya hediye edin mesela. (Ben bir tanesine gönderdim bile) Çünkü çevrenizde gördüğünüz her kadın muhteşem bir savaşçı aslında! Herkesin alanı farklı, o ayrı. Ancak bütün o kadınlar hak ediyor ne kadar değerli olduklarını bilmeyi. Zaten değerli olduğunun bilincinde olan bir kadının kötü niyetli bir çocuk yetiştirmesi de mümkün değil.
Bir incelemeden başka her şeye benzedi sanıyorum ki bu yazı. Affınıza sığınıyorum. Ancak günlerdir belki de yıllardır içimde tuttuklarımı anlatmasam çatlayacaktım. Belki de zerreler halinde dağılacak ve hiç toparlayamayacaktım kendimi. İçimi döküp biraz rahatladıktan sonra biraz kitaptan bahsedebilirim sanırım. (Bu kadar uzun yazıyı buraya kadar okuyan olur mu bilmiyorum ama :)
Kitap muhteşem çizimlerle ve muhteşem hayat hikayeleri ile dolu. Daha önce hiç duymadığım isimler de çok sık karşılaştığımız isimler de mevcut. Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler'den farkı hayatları hakkında daha fazla ayrıntıya girilmiş olması. (Ve tabii çok daha az isim olduğunu unutmamak lazım. ) Çok ilginç noktalardan bakmışlar biyografileri kaleme alırken. Ben çoğunlukla şaşırdım doğrusu. Muhteşem bir seçki olmuş!