Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
İran, yasakların ülkesi. Başörtüsünden tut müziklerine kadar türlü kısıtlamaların ve zorlamaların diyarı. Dönem dönem yasakların uygulandığı ama bu yasakların hiç bitmediği ülke. Seçimlerde demokratik olduğunu savunan ama Rehber Hamaney’in adayları belirlediği daha sonra da halkın(!) iradesiyle yapılan seçimler.. Aşırı komplike bir ülke, Nevşin Hanım anlattıkça boğulacak gibi oldum defalarca. Nevşin Mengü Trt’de çalıştığı yıllarda İran’a yabancı basın olarak bir tür görevlendirmeyle gidiyor. Tam da gittiği sıralar İran’ın sır gibi sonuçlanan 2009 seçiminin ve sonrasında yaşanan olaylarına denk geliyor. Yönetimden bıkmış usanmış İranlılar’ı anlatıyor, acının hakim olduğu ülkeyi anlatıyor, o anlattıkça ben hayretler içinde kalıyorum. Sırf kadının başörtüsü geriye kaydı diye ahlak polislerinin köşebaşında nöbette durduğu anlar, kadınların iş hayatlarında günlük hayatlarında yaşadıkları sınırlamaları okudukça en azından kendi ülkemize şükrediyorum. Hoş gerçi İranlı kadınlar da Nevşin Hanımın anlattığına göre Suud kadınlarına nazaran kendilerine şükrediyorlarmış sırf kendileri araba kullanabildikleri için.. Bu kitapta siyaset ağırlıkta gibiydi ama benim aklıma takılan kısımlar bunlar oldu açıkçası. Bir ülke yönetimine baktığımda o ülkenin önce hukuku, daha sonra insanlara sağladığı huzur, mutluluk, refahı ve ekonominin işleyişi. Bunlar önemlidir bence ve bu saydıklarımı İran’da hep eksik olarak görüyoruz. Bu böyle gelmiş böyle gidecek hesabı yaşanan bir ülke İran. Daha anlatılacak çok şey var aslında.. Kitabı tavsiye ediyorum bu ülke hakkında az da olsa bilgi edindirdi bana.
İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı?
İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı?Nevşin Mengü · Everest Yayınları · 2017394 okunma
··
323 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.