Gönderi

104 syf.
·
Not rated
Zamanlar arası geçiş mümkün olsa, Geleceğe dönüş filmindeki arabaya binsek yada Leyla ile Mecnun’un Ak sakallı dedesi değneği ile “Laappps!” diye kafamızı vursa, bir anda kendimizi 1850 Rusya’sında, 1920 Almanya’sında yada gelecekteki herhangi bir günde bulsak acaba nasıl olurdu? Bir anda farklı bir dünyadasınız; kıyafetler, manzaralar, binalar, bireyler ve sorunları, düşünceler, konuşulan dil, kullanılan kelimeler, kelimelere yüklenen anlamlar her şey değişmiş. “Ben bu zamanın insanı değilim” diyenler acaba ait oldukları zamanı bulurlar mıydı yoksa en çok onlar mı afallardı yada hiçbir zamana ait olmadıklarının uyumsuzluğunu mu anlarlardı. Hepimiz aslında böyle bir yolculuk içerisindeyiz, zihinsel olarak. Bazımızın yolculukları keskin, bir anda var olduğu zamandan bağını kopararak, elveda diyemeden, dostlarına veda bile edemeden. Bazılarımızınki daha ağır her anın tadını çıkartarak her şeye doya doya. Ben kendimi daha çok birinci gruptan sayıyorum. Kendimce sebeplerim var elbette, her veda içimde bir ukde olarak kalıyor. Veda etmenin acısını yeni yerimin şaşkınlığına tercih ediyorum. Dışarıya göre vefasızlık bana göreyse fazla bağlanmak, en çok da bencillik, acıdan kaçmak, nereye kadar kaçılabilirse. İki aydır yine zamansal bir yolculuk içerisindeyim, en hızlısından. Uzun süredir yaşadığım; kelimelerini, insanlarını, bunalımlarını iyi bildiğim Çarlık dönemi Rusya’sından bir anda çıkarak günümüz dünyasına geldim. Yine kimseye veda etmedim. Yalnız bu defakini bende anlayamadım, çok da tercihsel olmadı. Bir de baktım ki günümüz dünyasındayım. Şartlar diyelim. Peki neydi bu şarlar, beni benden alan, Rusya’nın o engin bozkırlarından koparan. Site de fırtınalar koparan “Bilge Karasu”, yahu kimmiş bu adam, neler yapmış böyle. Kitapçı da rutin olarak kitapları incelerken elime hiç beklemediğim bir anda geçen “Sait Faik – Mahalle Kahvesi, Son Kuşlar”. Bana şiirin kardeşi hikayeyi sevdiren, ayrı bir dünyanın kapılarını açıp, “sen bu zamana nerdesin gülüm” diyen. Bir de bu zamana kadar sadece isimlerini duyduğum, okumak aklımın ucundan bile geçmeyen, kütüphanede Yaşar Kemal ve Orhan Kemal’in istediğim eserlerini bulamadığım için aldığım “Murathan Mungan – Kibrit Çöpleri” ve “Sema Kaygusuz – Doyma Noktası”. İyi ki almışım, iyi ki yazmışsınız o güzel kitapları. Murathan Mungan müthiş bir adam. Ben duyguları bu kadar iyi bilen ve kelimelere bu kadar hakim bir yazar daha görmedim. Çok kısa hikayenin ne olduğunu kibrit çöplerini okuyunca anlıyorsunuz, 100 kısa hikaye ve 100 farklı duygu, her birine ayrı ayrı sayfalarca hikaye yazılabilir. Sema Kaygusuz ise ayrı bir dünya. Aldım ya kitabını, attım kenara. Ben dedim bunu her türlü yutarım, zaten 80 sayfalık kitap; ilk hikaye 40 sayfa, gerisini de arada tek tük götürüm. Bir Cumartesi akşamı artık son saatler , bir el atayım dedim şuna. İlk hikaye okumamla, Sema hanımın arkadan sırıtması bir oluyor. “Her kuşun eti yenmez, sen beni çağdaşlarımla bir sandın herhalde”, bende bir öfke nasıl köpürüyorum. Ertesi gün ilk iş tekrar açtım hikayeyi, bir daha, yine muallak kaldı ama olsun. Edebi keyif işte budur. Arkasından patlattım diğer hikayeleri de. Hayran oldum kadına, ilk iş gittim başka bir kitabını aldım “yüzünde bir yer”. Peki ne yapmış bu kadın bu kadar hayran olunacak? Cümleleri, paragrafları, kurgusu taş gibi sapasağlam. Okurken hep bir sis perdesi, kapalı cümleler, gün görmemiş benzetmeler. Yüzünde bir yerde ikinci tekil anlatıcıyı kullanmış, benlikten ayrılan bir ikinci kişilik. Mistik, kadim hikayeleri kullanmış. Normal hikayelerinde bile mistik bir hava var. Bireysel bunalımları, çağımızın soğukluğunu her cümlesinde buz gibi hissediyorsunuz. Gizemli, enteresan karakterler. Bu arada şunu da fark ettim; biz site olarak da çağın çok gerisinde kalmışız, hepimiz kült eserlerdeyiz. Artık zincirleri koparmanın vakti gelmedi mi? Garanticilikten kopup yeni eserler tanımalıyız, ne kadar risklide olsa kendi değerlendirmelerimizi yapacağımız eserlere yelken açmalıyız. Herkese keyifli yolculuklar dilerim.
Doyma Noktası
Doyma NoktasıSema Kaygusuz · Metis Yayıncılık · 2015506 okunma
··
459 views
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Tanınması, okunması gereken, keşfedilmemiş ve mistisizmin sınırlarında o kadar saklı kalmış yazar vardır ki değerli İbrahim... Son paragrafına işte ben de bu yüzden fazlasıyla katılıyorum. Cümlesi, paragrafları, kurgusu taş gibi sapasağlam eserlere daha çok ihtiyacımız var. Yavan ve benzer kurgular okumaktan sıkıldığımı ben de hissetmiştim bir gün. Öznel olarak nitelikli ve ilgi görmesi gereken edebiyatın senin düşündüğün gibi sis perdeleri içeren, kapalı cümleler barındıran ve gün görmemiş benzetmelerle donatılmış metinlerle olacağını düşünerek eline sağlık diyorum. Bir gün bu kitabı okursam seni hatırlayacağım.
İbrahim okurunun profil resmi
Ben zaten iyi olduğunu bilerek okuduğum eserlerden sıkıldım artık. Bir yazara 50 tane yorum yapıldıktan sonra okumanın bir anlamı yok, mühim olan o 50 yorumdan birisinin sana ait olmasında :) Kaliteli okurların zevk alacağı mükemmel bir yazar ama bakarsan 20 kere okunmuş :)
3 next answer
Meltek okurunun profil resmi
Bazen kendi çölümde kaybolduğumu hissediyorum; 'Buradasınız' diyen bir levha çıkıyor önüme fakat 'tam olarak nerenin burasındayım?' Onu bile anlayamıyorum ki. Tam da o sırada Aksakallı dede geliyor, hatta inanır mısınız bazen yanında Azsakallı dede ve Dosto da. Ben belki hasta değilim, iğnelere falan ihtiyacım yok. O zaman benim Aksakallı dedem nedir derseniz; kitaplar efendim. Benim Aksakallı dedem kitaplar. Bana doğru yolu gösteren, ruhumdaki mikropları öldüren, beni kendi çölümde bulup gerçek dünyaya dönmemi sağlayan kitaplar oluyor. Bazen de Aksakallıyı bulabilmek için de bir Mor Sakallı Dosto el uzatıyor işte. Çünkü öyle çok Aksakallı Dede var ki, herbiri doğru zamanda ortaya çıkacak. Elbette keşfin sonu yok. :)
İbrahim okurunun profil resmi
Leyla ile Mecnun da bir sahne vardı. Mecnun kendisini meçhul bir zamanda buluyor. Ağaçsız bir dağ yamacında, bir tabela. Üzerinde "şu anda buradasınız" yazan. "Ben nerenin burasındayım acaba?" repliği. Yazdıklarınız komik değildi hatta çok duygusaldı ama nedense bu geldi aklıma ilk cümlemizden. Bu arada giriş kısmını ve sonda verdiğim mesajı gayet başarılı bulduğunuzu anlıyorum cümlelerinizden. Kıymetli yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar dilerim. Sevgi ve saygılarımla..
Necip G. okurunun profil resmi
İbrahim hocam, bu güzel incelemeyi okurken adeta 'doyma noktası'na ulaştım diyebilirim:) Çok güzel bir edebiyat yolculuğu oldu. İnsanların böyle pozitif anları olur ya, o anlarda yazı yazarken de su gibi akar kelimeler, dupduru... İşte bu inceleme sizin böyle bir anınıza denk gelmiş... Yazınızın içinde enerji var çünkü. 1 km öteden görsem tanırım bu enerjiyi:) Yüreğinize sağlık... Sevgilerimle...
İbrahim okurunun profil resmi
Bende okurun o enerjiyi alabilmesine çok inanırım. Çünkü ne kadar iyi eser, yazın olursa olsun o enerji olmadı mı gitmez :) çok teşekkür ederim Necip hocam değerli yorumlarınız için, Sevgilerimle :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Semih Doğan okurunun profil resmi
İbrahim Bey ilk defa adını duyduğum bir yazarı sevmemi sağladınız. "...biz site olarak da çağın çok gerisinde kalmışız, hepimiz kült eserlerdeyiz. Artık zincirleri koparmanın vakti gelmedi mi?" sözünüze sonuna kadar katılıyorum. İyi bir okur güncel ve kaliteli yazarları da keşfedebilmeli ve hatta insanların da keşfetmesine ön ayak olmalıdır. Bu sebeple incelemenizi değerli buluyorum. Elinize sağlık...
İbrahim okurunun profil resmi
Maalesef her zaman kendini ispatlamış eserleri okuyoruz. İster yeni ister eski. Bilinen çokca yorumlanmış bir eser üzerine neler söylenebilir ki. Zaten iyi eser. Birçok yönden kendini ispat ederek bu kategoriye yükselmiş. Eseri okumadan önce seni neyin karşılayacağını az çok biliyorsun. Yoruma muhtaç kendini ispat aşamasında olan eserleri okumalı ki, kendi bağımsız yorumlarını yapabilesin. Ben özellikle burada yaptığım incelemelerde de daha önce çok fazla değerlendirme yazılmamış eserleri tercih ederim. Ki söylenecek sözüm olsun. Çok teşekkür ederim, değerli yorumun için. Keyifli okumalar dilerim. Sağlıcakla..
Ayşe* okurunun profil resmi
21 Ekim 2015’de Marty Mcfly gibi zamanda yolculuk edemedik, uçan kaykaylara da henüz binemedik ki içimde hala uktedir, bizde napalım ,napalım,napalım Sema Kaygusuz okuyup yeni bir yolculuğa çıkalım madem. Madem zamanda,mekanda boyut değiştiremiyoruz hayallerin sınırı yok madem ki o vakit tez yola düşülsün :) Eline sağlık, hissederek yazmışsın yine.
İbrahim okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efendim, beğenmenize sevindim :)
arifsahin okurunun profil resmi
Oldukça iddialı bir inceleme olmuş, çarpıcı
İbrahim okurunun profil resmi
Genelde iddalı incelemeler yazmaya çalışırım :)
4 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.