Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

202 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Atatürk, bugüne kadar görüp görebileceğim -duyup duyabileceğim demek mi daha doğru olur bilmiyorum- en harika kahraman. O öyle bir insan ki, öyle bir kahraman ki Atatürk'ün sadece bedenen bizden ayrıldığı bu 80 yıldır hala konuşuluyor. Ama hatalarıyla veya kötülükleriyle değil. Kahramlıklarıyla, başarılarıyla, insanlığıyla ve daha bir sürü özellikleriyle. Ne mutludur ki tarihimizde Atatürk gibi bir kahramanımız var. Başka hangi milletin böyle tarihi vardır? O kadar güzel bir tarihe sahibiz ki Türk olduğumdan her daim gurur duyuyorum. Ne mutlu Türküm diyene! deyip incelememe başlamak istiyorum. Kitaba başlamadan evvel 'başlamadan önce' isimli bir kısım var. Yakup Kadri'nin bir tavsiyesi var burada. Paylaşmak istiyorum. "Zira, Türk milleti her vakitten ziyade bugün, o Büyük Rehberin ardısıra yürüyüp geçtiği yola dönüp bakmak ihtiyacındadır. Türk milleti, bu yolda ne kadar imkansızlıkların üstesinden geldiğini ve makus talihini ne çetin engellerle çarpışarak yendiğini bir kere daha hatırlayacaktır." diyor. Çok haklı. Kişi nereden geldiğini unutmamalıdır ki nereye gidebileceğini bilsin. Kitabı okurken Atatürk'ün bu vatan için ne kadar mücadele ettiğini gördüm. Nerede bir sorun var, onun üstesinden gelmeye çalışıyor. Nerede bir isyan var, onu bastırmaya çalışıyor. Ve bütün bunları başarıyor da. İnkılaplar yapıyor, yenilikler getiriyor. Yeri geliyor arkadaşları bile yanında değil karşısında duruyor ama yılmıyor Atatürk. Hiçbir şey onu durduramıyor. Bu millet için ne iyiyse hep onu yapıyor. Bu satırları okurken ister istemez insanın içinde bu vatan için bir şey yapma ihtiyacı doğuyor. Çünkü bugün baktığımda ülkemizde herhangi bir alanda eksiklikler görmek mümkün. En basitinden adalet sistemimiz ya da eğitim sistemimiz. Bugün bir yazıyla ya da herhangi bir konuşmayla sürüsüyle insanın hayatını, fikirlerini değiştimek çok zor. Ama en azından bir kişinin hayatını değiştirebiliyorsa insanın düşünceleri, bir kişinin fikirlerini olumlu yönde etkileyebiliyorsa bu bir gidişatın başı demektir. Her şey bir adımla başlar. Tek bir adım. Buradan bakınca ya da işlerle uğraşan kişi kendimiz olmadığında eleştiri yapmak çok kolay. Hemen hemen her gün bir şeyleri eleştiriyoruz. Eleştirirken işler gerçekten o kadar kolay ki ama bir şeyleri değiştirmeye kimse çabalamıyor. Evinde oturmuş çayını rahatlıkla yudumlarken şu şöyle olsaydı daha iyi olurdu, bu böyle olsaydı bu durumda olmazdık demek güzel geliyor insana ya da suçu bir başkasının üzerine atmak rahatlatıyor vicdanımızı. Lakin bugün bu haldeysek bu durumdaysak bu hepimizin suçu. Çabalayıp, bir şeyler yapmaya çalışanlara asla bir şey demiyorum ama diğerleri! Bu benim suçum, bu senin suçun. O yüzden şu dakika bir şeyleri değiştirmek yerine çabalayalım. Bir kişiden ne olur deme, lütfen. Bir kişi on kişi olur, on kişi yüz kişi. Bardağın taşmasını da sağlayan o bir tanecik su damlası değil midir? Kitabın başlangıç kısmında ise bir arayışı anlatıyor. Bir kahraman arıyorlar kendilerine. Gelip bu zor günlerde kendilerine umut verecek bir kahramanı. Her yeni gün birilerinin fikirlerine aldanıp işte bu kahramanımız dedikleri zaman o kişinin kendilerini hayal kırıklığını uğrattığını söylemekten de çekinmiyor Yakup Kadri. Günler böyle geçerken Mustafa Kemal ismini yazıyor gazeteler. Çanakkale cephesinde ne kadar başarılı olduğundan bahsediliyor. Sonra unutulup gidiyor. Bütün ümitlerin kesildiği sıra tekrar duyuluyor Mustafa Kemal'in ismi. İnsanlara umut aşılıyor her geçen gün bu isim. Savaşlara gidiyor, hep en önde. Korkusuzca. Arkasından ordumuz. Genci de var aralarında yaşlısı da. Hepsi bu vatan için uğraş veriyor. Hepsinin yürekleri vatan toprağının her bir metrekaresini kurtarmak için çarpıyor. Çanakkale, Kafkasya, Suriye cepheleri... Kiminde başarılı oluyoruz, kiminde başarısız. Ama eksilmiyor bu yüreklerden vatan sevdası hiçbir zaman. Düşman ise birlik olmuş bize karşı. Daha savaşa bile girmeden topraklarımız paylaşılmış, haberimiz yok. Erlerimiz cephelerde savaşırken kadınlarımız, çocuklarımız da durmuyor tabi. Onlarda ellerinden geldiğince yardım ediyorlar. Yürekleri dağlanıyor kadınlarımızın şehit haberleri geldikçe ama yine de yüzlerinde gülümseme, sırf düşmana istediği görüntüyü vermemek için. Nice Kara Fatmalar çıkıyor cephelerde savaşan, nice Halime Çavuşlar çıkıyor ben öleceğim ama yüz binlercesi kurtulacak diyen nice Şerife Bacılar çıkıyor gece gündüz cephane taşıyan ve daha nicesi var ismini bile bilmediğimiz kahramanlarımızdan. Bu harbi kazanışımızın sırrı budur. Bir gün "ismini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın" diye bir söz duymuştum. 80 yıl. Atatürk 80 yıldır konuşmuyor. Dile kolay, 80 yıl. Umut ediyorum ki Atatürk hep yaşayacak, hep konuşulacak. Ben kendi adıma bunun böyle olması için elimden geleni yapacağım. Toparlıyorum artık. Yakup Kadri Atatürk'ün çoğu özelliğinden ve o günün şartlarından bahsetmiş kitabında. Bana bu satırları yazdıran birçok hissi yaşattıran bu kitabı yazdığı için minnettarım. Bugüne kadar yazdığım en uzun inceleme oldu. Buraya kadar okuyan olur mu hiçbir fikrim yok lakin bir kişi dahi okursa ve aklına tarihimiz gelir de gururlanırsa eğer bu benim için büyük mutluluk olacaktır. Kitabı kesinlikle tavsiye ederim. İncelememi zahmet edip okuyanlara çok teşekkür ediyor, iyi okumalar diliyorum. :)
Atatürk
AtatürkYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınevi · 2012560 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.