Sanat aşkı diyeceğim size çünkü hem sanat hem aşk var bu kitapta. Kalemi öyle büyüleyici kullanmış ki yazar hayran kalmamak mümkün değil. Kitabın sonunda ünlü ressamlara ait tabloların görselleri var. Bunlar ne acaba diye düşünürken romanı okurken anlam kazandığını muhakkak söylemeliyim.
Aymaz bir kız çocuğu olan Şirin, babasının hastaneye yatışından sonra kendi başına, babasıyla alakalı bir şeyleri çözmeye çalışıyor. Gazeteciliğin ona katmış olduğu birçok yönü kullanarak iz sürüyor. Şifreler, şifrelerin beraberinde getirdiği yasak olmasına rağmen okurken doğal sayılabilecek şekilde kaleme alınmış bir aşkın düğümünü çözüyor babasının asi başına buyruk akıllı kızı.
Hastalığına sebep olan tek şey gün geliyor kızının sayesinde şifa oluyor. Kitapta sıklıkla duyacağınız iki hitap var
-Hocammm
-Canımmm
Bu söylemler bir süre sonra sıcacık bir dokunuş gibi geliyor size.
Yasak bir aşkı insanın içine işleyecek bir şekilde nasıl da güzel bir dille anlatmış Turgut Özakman. Duygular kutsal ama, aşk, yasak aşk işte.