Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

127 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Benim okuduğum ikinci Mine Söğüt kitabıydı. Bu yapılan pek doğru değil ama ilk okuduğum Deli Kadın Hikayeleri’den sonra biraz ürkek başladım, ya aynı tadı vermez gönlüm yazara küserse diye. Neyse ki öyle bir şey olmadı. Yazarın kalemi çok başka ‘şunun gibi’ diye örnek veremem. Hikaye içerisinde hikaye anlatıyor, karışık gibi ama çok sade bir dille. Tam bir gözlemci insanların psikolojisini çok iyi analiz ediyor. Aşırı Zengin bir hayal gücüne sahip. Kendisi de çok farklı bir kadın eğer tanışma şansınız olduysa o bakışları unutabilmeniz mümkün değil :) Tanımasanız bile bir kitabını okuduktan sonra kalabalıkta görseniz kim olduğunu tahmin edebilirsiniz,öyle kendisi. Kitapta adı geçen her şeyin ayrı bir hikayesi var. Olaylar Doktor Samimi ile başlıyor. Samimi ailesinden sevgi görmemiş,annesi tarafından küçük yaşta terk edilmiş,iletişimden bihaber halasının yanında yaşayan bir çocukmuş. O kadar yalnız ve mutsuz ki rüyalarına giren cinlerle arkadaşlık ediyor. (Oğlan olanlar Cin-kız olanlar Peri) Rüyalarını süsleyen ona çok farklı bir dünya sunan bu cinperiler hayatında sahip olduğu tek şey. Tamamen cinperilerin hükümleriyle yaşıyor. Cinperiler ona konuşmamasını,kimseyle arkadaşlık yapmamasını emrediyor. Tüm bunları paşa paşa uygulayan Samimi yalnızca ders çalışıp çok başarılı olan ama kimseyle konuşmayan bir insana dönüşüyor,doktor oluyor. Sahip olduğu tek şeyden mahrum kalmamak için boyun eğiyor. Ta ki otuzlu yaşlarına kadar. Bir kadına aşık. Gerçek aşk. İtiraf ettiği zaman dünyanın en mutlu adamı olacağını biliyor. Ama cinler konuşmasına izin vermiyor. Onu terk etmek ve cezalandırmakla tehdit edince Samimi aşkını kalbine gömüyor. Ama cinperilerine de küsüyor. Rüyalarına girmesinler diye olabildiğince az uyuyor ama çok okuyor araştırıyor çünkü kendisine söz verdi. Cin ve Perilere olan inancı yok edecek. Beş katlı her katında birer daire bulunan bir apartman kiralıyor. Beş Sevim apartmanı. Apartmanın kendine has bir hikayesi var , çok sevildiği kocasına istediği beş erkek çocuk yerine beş kız(Sevim)çocuğu verince terk edilen kadının hikayesi. Akıl hastanesinde çalışan bir arkadaşından yardım alarak içine Cin ve Peri girdiğine inanılan beş hastayı oraya taşıyor. Kendisi de bodrum katında yaşamaya başlıyor. Her hastanın kendi cinleri var. Bu beş hastanın kendine has hikayeleri işleniyor. O kadar farklı ki anlatım, aralarda durup sorguluyorsunuz hayal mi? Rüya mı? Gerçek mi? Okuduğunuz şeyin kurgu olduğunu ne kadar bilseniz de kendinizi sorguluyorsunuz. Yaşadığımı sandığım hayatı acaba yaşıyor muyum? Şuurum yerinde mi? Psikolojim nasıl? Bu akıl hastalarının ortak bir takım özellikleri var. Ruhlarının derin yerlerine işlemiş sevgisizlik. Yalnızlık. Terk edilmişlik. Ortak temelde aile sorunları..cinsiyet karmaşasıyla boğuşan çocuklar..istismar görenleri...ilgiden mahrum kalma ve dahası cahil topluma maruz kalma. Mine söğüt bunları direkt söylemiyor güzel hikayelerinin arasına minicik serpiştiriyor. Çünkü maalesef toplumumuzda doğru veya yanlış mı acaba diye düşünmeden sadece farklı bir ses olduğu için neye tepki verdiğini bilmeden baş kaldıran insanlar mevcut. Ha bir de bunun yanında birisine cevap vermek zorunda kalmaktan korktuğu için fikrini içine gömüp,düşünmeyi rafa kaldıranlar var. Yazarın dikkat çekmek,duyar kasmak gibi bir derdi yok. O yüzden inceden işlemiş gerçek okurlarına. Bu biraz sizin algınızla, mevcut olmuş olabilecek at gözlüğünüzle alakalı. ilginç, gerçek paydası olan, bağlayıcı masal tadında bir roman okudum diyebilirsiniz veya toplum gerçeği yüzüme çarptı da olabilir.
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,6bin okunma
··
356 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.