Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bundan sonra uykum çok ağır olursa sabah saatleri bu kitapla başlamayı düşünüyorum. Yahu arkadaş daha sabah 6’da bir insan tüm uykusuzluğunu atar mı?  O ne muazzam “GÖK” girişidir öyle. Kitabımızın içeriği oldukça güzel ve sürükleyici. Tabi benim tarih kitaplarını artık derin derin araştırarak okumam bir ROMAN bile olsa bana etki etmiyor. Burada Yaratılış ve Türeyiş destanları anlatılıyor. Görgü Ata ve Sagan (sonradan Kam Sagan) üzerinden giden bir hikâyemiz var. Burada tarihin hikâyeleştirilmesi ve Yoğ (Yuğ) Töreni, Yoğ (Yuğ) Aşı gibi şeyler öğreniyoruz. Sadece bu mu? Hayır. Mesela ‘Yağmur’ için: Gök’ün ışıklı gücünün yere inmesi ve çok kişinin öldüğü diye devam eden süslü bir anlatım da mevcut. Bu tarz yazıları salt tarih kitaplarında göremiyoruz ve bu tarz uydurma değil de gerçek tarihin harmanlandığı öykülerde bunlarla karşılaşmak insanı güzel hissettiriyor. Diğer hikâyemizde ise Göç Destanı anlatılıyor. Bu sefer de Turak adında bir çocuk var ileride savaşçı olacağını ve şaman olamayacağını Bulduk Ata’dan öğrenen. Tabi amaç burada hikâye tadında destanı anlatmak ve faydalı oldu mu derseniz, kesinlikle. Bir destanın nasıl yaşanmışlıkla bir araya geldiğini anlıyorsunuz. Heh tabi kitabın ortasına geldik artık benim eleştiri zamanım geldi demektir.  Öncelikle Göktürk Devleti ve sonra gelen diğer sülale Uygurlar konu edinilmiş. Bu sıralamada oldukça güzel tabi. Ancak burada özellikle Uygur Efsanesi olan Hulin Dağı ağacının biliyorsunuzdur hikâyesini. Yazarımız bunu harika harmanlamış. Gerçekten ağzım açık okudum buraya yaptığını. Hatta ağaçtan çıkan 5 çocuğa isim vermesi (Bögü Tigin, Us Tigin, Türek Tigin, Kutur Tigin, Sungur Tigin) falan da çok güzeldi. Peki, Sadık kardeşim, hani eleştiri? Gelelim oraya. Sayfa 139’da bu doğan çocuklar için baştan 3. paragrafta en küçük çocuğa dalgınlıkla (!) en KÜÇÜK deyip yine aynı sayfanın sondan 3. paragrafında en büyük çocuk olarak Bögü Kağanı göstermesi dediğim gibi dalgınlık (!) olarak düşünüyorum. Onun dışında herhangi bir tezatlık olmadan oldukça güzel ilerleyen ve akıcı bir dille anlatılan kitaba sahibiz. Hatta şunu da eklemeliyim, tarih kitaplarını bizim neslin okuması ve SIKILMAMASI için bu tarz bir kitap sitili benimsenmesi oldukça faydalı olur, kanaatindeyim. Bozkurt Destanı gerçekten de güzel bir destan, yazarın bunu kurgu romanında aktarması da gayet güzel. Usu Baksı karakterinden canlandırma yapılmış ve bu karaktere böyle yazarımızın ilk kez şiir falan söyletmesi de oldukça hoş geldi. Özellikle sayfalar 241’e geldiğinde oldukça güleceksiniz. Çok iyi bir kız isteme merasimi ile karşı karşıyayız. Aşina Destanı da buraya eklenmiş yani bildiğimiz haliyle Asenalar. Bunları da görünce olumsuz bir kanıya kapılmamın imkânı sizce de var mı? Yağ gibi gidiyor sayfalar. Dervişten bir destan kısmında ise Ergenekon Destanı konu ediniliyor ki burada ağızlar son yerine kadar. Yazarın bu destanı büyük bir ustalıkla anlattığını gözlemliyoruz. En baştan kurtuluşa kadar geçen süreyi. Benim de kanım acayip derecede kaynadı. Şuan Tanrı Dağı şarkısını söyleyerek yazıyorum bunları. Her an Çin’e tek başıma savaş açabilirim.  Kurtuluş dedik. Eh son bölüm de böyle bitirilir. Modern dönemin en güzel efsanesidir Kurtuluş Savaşı. Türklüğün, Milliyetin ne olduğunun kanıtıdır. Hatta bunu o dönemin en mükemmel insanı, MÜSLÜMAN ve Türk’ün en büyük komutanlarından Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel sözlerinden birisiyle anlatalım. (Neydi bu 10. Yıl Nutku mu?) “-Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni niteliği ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.” NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ! Ahmet Haldun Terzioğlu ya da benim için kısaca Haldun Abimiz. Öyle bir kitap yazmış ki, öyle bir sonla başlamış ki hani en açık haliyle reklam veya sponsorluk alsam bile bu kadar beğenip bu kadar hayran kalamam da bıraktıramam da. O son kısım neydi be abi. Yani sadece o sondaki yeri bile bastırıp Türk gencine hatta Milletine 10 dakika ayırtıp okutturmak lazım. Sakarya Meydan Savaşları ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi. Üstelik yazar sadece üstünkörü geçmiş bunları. Bir de derine girip detaylandırsa kim bilir neler olur. Son yazıma geldiğimde ise yazardan koca bir özür diliyorum. Onun kitabıyla bu kadar geç tanıştığım için. Lakin kendisine de oldukça kırgınım; Beni kitaplarıyla bu kadar geç tanıştırdığı için..
Göktanrı'nın Çocukları
Göktanrı'nın ÇocuklarıAhmet Haldun Terzioğlu · Panama Yayıncılık · 2017193 okunma
··
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.