"İlk bakışta çok farklı, çok uzak, çok
yüksek. Omuzlarında gösterişli; ama bir o kadar da ağır bir yük. Başlarında dikenli bir tac. Sırtlarında ateşten gömlek. Kendileri de ateştiler, yakınlıkları da ateşti, ayrılıkları da.
Haklarında çok şey yazıldı ve söylendi. Ama özel
hayatları hep mahfuz kaldı. Şark'a mahsus bir
terbiyenin disipliniyle, Harem kapılarından içeriye
ağyar nazarı asla girmedi. Sarayın kalbi demek olan Harem hakkında bildiklerimizin çoğu iflah olmaz. Oryantalist muhayyilelerin buhurlu fantezileriyle ya da aklı başında birkaç ecnebi seyyah kadının tanıklığıyla sınırlı kaldı. Bir yanıyla hep eksik. Hep uzak. Hep yabancı."