Baudrillard'ın "boşa yaşıyoruz boşa, hatta yaşıyor muyuz, ben ben miyim, var mıyız?" şeklinde şüpheci, nihilist felsefesini çeşitli tarihsel olaylar, filmler ve kitaplardan aldığı örneklerle işleyip sağlamlaştırmaya çalıştığı; algılaması, anlamlandırması konuyla daha önceden kontağı olmayan kişilerce epey zor hatta imkansıza yakın olan kitap.
Geçen sene okumaya çalışmış ancak "Bu beni aşar!" fikriyle ertelemiştim. Şubat ortasında tekrar giriştim; ağır ağır, sindire sindire okumaya çalıştım ve söylediklerinin büyük kısmını yine anlamlandıramasam da en azından meramını sezinledim sanıyorum, yine de tıpkı yazar gibi şüpheciyim.
Dilber Ay'ın dediği gibi "Dünya yalan, ölüm gerçek" diyor(?) Baudrillard, kitabı bu şarkıyla özetleyebilirdik ortalarına kadar ancak Baudrillard sonlara doğru "ölüm"ün dahi pek de gerçek olmayacağını söylüyor.
Kitaptan asıl mesajı haricinde kazandığım iki şey daha var: Möbiyüs Şeridi ve Ballard'ın hayli sayko ve fütüristik romanları.