Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gökhan Özcan-İzdiham Dergisi 33.sayı
Bir Uzun beyaz bir mevsimdi. Bir ucundan bir ucuna yürümüştüm. Soğuktu. İliklerime kadar üşümüştüm. Zaman zaman ellerimi, parmaklarımı hissedemeyecek hale gelmiştim. Ama başka zamanlarda hissedemedîğim birçok şeyi de hissedebiliyordum. İçim hiç olmadığı kadar genişlemişti. Olmazdı tabii ama denesem sanki daha önce içime sığdıramadığım şeylerin hepsini içime sığdırabilirdim. Evleri, sokakları, şehirleri, İnsanları ve akla seza hayallerini. Geçmişi, geleceği. Hatırımızda kalanları ve nedense daha az kalanları. En ince ayrıntısına kadar her şeyi, tekmili birden. Sanki hepsini tek tek içime sığdırabilirdim ve içim yine de dolmazdı. Tatlı bir mutluluk olmuştu bu mevsim benim için. Sonra ekip halinde kızaklarına binip geldiler ve beni donmaktan kurtardılar. Isındım ama içim de küçüldü, eski haline geri döndü. Dışım yine eskisi gibi içime sığmaz oldu. İki Bazen hayat sözünü ağzında öyle geveliyor ki, ne söylemek istediği bir türlü tam anlaşılamıyor Üç "Bütün gün neredeyse nefes bile almadan konuşuyor, kimsenin ilgilenmediği şeyler söyleyip duruyorsun" dedi genç olan. Gülümsedi ihtiyar olan. "İnsanlar nezaketen seni dinler gibi yapıyor, buna kendilerini mecbur hissediyor" diye devam etti genç olan. İhtiyar olan gülümsedi sadece yine. Genç olanın durmaya niyeti yoktu: "Ölesiye sıkıldıklarına eminim. Çünkü anlattıklarının ne onların hayatında, ne başkalarının hayatında hiçbir yeri, karşılığı yok!" Bir kere daha gülümsedi ihtiyar olan. "İnsanları rahat bırak artık, kendine sakla bütün o saçmalıkları!" diyerek sınırları iyice aştı genç olan. Gülümsemesi öylece yüzünde donup kaldı adeta ihtiyar olanın: "Yaşım ilerledi" diyebildi sadece. "Gideceğim ve bazı şeyler hiç söylenmeden kalacak diye korkuyorum." Dört “Dünya iki kapılı bîr handır” dediler, inandık. Kaç penceresi olduğunu nedense hiç kimse merak etmedi. Beş Sözü hiç uzatmadan her şeyi ifade edivermene hayranım. Ama yetmiyor ki bana, sesin, sedan, kelimelere sadece senin kattığın o bambaşka tını. Keşke uzatsan biraz sözü, sözleri. Ne söylediğinin hiçbir önemi yok, sadece senin söylemen önemli. Ne olursa olsun. Birbiriyle hiç alakası olmayan kelimeleri arka arkaya getirsen de olur. Anlamlı bir bütün oluşturmaları gerekmez, muhtaç olduğum anlam zaten senin seninde fazlasıyla mevcut. Sen konuştuğunda bütün sesler duyulmaz oluyor benim için. Başka hiçbir ses duymuyorum. Sanki bütün alem sükut veznine geçip nefes bile almadan sana kulak kesiliyor. Herkesin kullandığı kelimeleri kullanıyorsun, evet. Ama o kelimeler başka hiç kimsede senin kadar güzel durmuyor. Kendi anlamlarını aşıp genişliyor, derinleşiyor, birçok şeyi birden anlatabilir hale geliyor kelimeler senin dilinde. Sanki bir tek kelime bile yetebilir gibi geliyor insanın içini bir ömür ısıtmaya, eğer onu sen söylemişsen. Biliyorum, zengin bir ifade etme kabiliyetin var, dile, kelimelere hakimsin. Ama yine de sözü biraz uzatmanın bir mahzuru olmaz, dile olan hakimiyetine hiçbir şekilde gölge düşmez diye düşünüyorum. Birkaç kelime daha fazla. Birkaç cümle. Belki arasına virgül konarak yan yana getirilmiş incecik kelimeler. Bir gelin tacı için birbirine özenle iliştirilen kır çiçekleri gibi rengarenk kelimeler. Biliyorum meramını anlatmak için yetiyor birkaç kelime sana. Ama yetmiyor ki bana, bize, senin için can kulağını sonuna kadar açan şu ucu bucağı olmayan sessizliğine alemin. Altı. Yağmur damlaları gibi dökülüp birikiyoruz hepimiz hayatın avuçlarında.
··
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.