Böylece, Abbasiler devrinde, hadis ve ayetlerce çok bariz olarak belirtildiği şekliyle kulun Allah huzurunda sorumluluğu idealinden çıkarılmış ve büyük ölçüde bu ideale uyumlu, kişisel ve hatta toplumsal kanunlarla bütün ahlak ve ibadet alanına hükmeden, tamı tamına "vak'a hukuku" olmasa da her vak'aya ayrı ayrı uygulanan katı bir fıkıh yapısı oluşturulmuştu.