Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

330 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
36 saatte okudu
Zülfü Livaneli bu kitabında esas olarak, tehlikeli ve hastalık derecesindeki aşk temasını işliyor. Her gün medyadan takip ettiğimiz bu tür olayların farklı bir şekliyle, daha doğrusu farklı şekilleriyle okuyucuyu tanıştırıyor. Her kitabında olduğu gibi bu kitabı da, akıcı, sürükleyici, gizemli ve bilgilendirici bir şekilde yazılmış olup çok süpriz ve etkileyici bir final bölümüyle sonlanıyor. Her ne kadar anlatım tekniği , yazarın daha önce yazdığı ''Serenad'' kitabını andırsa da , içerik bakımından çok farklı konular ihtiva etmektedir. Kitapta anlatılan konu : Trakya'nın Karadeniz kıyısında bir köyde bir gece bir kadın öldürülür. O köyde tek başına yaşayan ve bazı ruhsal rahatsızlıkları olan emekli inşaat mühendisi Ahmet Arslan adlı kişi de ,öldürülen kadını son görenlerden biridir. Bu olayla bağlantılı olarak , olay hakkında bilgi almak üzere köye gelen gazeteci bir genç kızın yolu, Ahmet Arslan'la kesişir. Sonrasındaki gelişen olaylar , binbir gece masallarının anlatım şeklini aratmayacak biçimde sürdürülen geçmiş ve geçmişteki derin bir aşkın öyküsü kitabın ana konusunu teşkil etmektedir. Yazar, her kitabında yaptığı okuyucuyu bilgilendirme işlemine burada da devam etmekte olup, bu kitabında da , kadınlara yasak olan Athos dağı, hiçbir şey yiyip içmeyen ve ibadet etmeyen keşişler, orta asyadaki işkenceyle mankurt haline getirilen insanlar ... vs , gibi, daha bir çok bilgiyi konuyla ilişkilendirerek okuyucuya aktarmaktadır. Aşırı duygusallık ve duygusuzluğun insana, neler yaptırabileceğini böylesine gizemli bir konuyla bizlere anlatan bu eseri ben beğenerek okudum ve okunmasını da tavsiye ediyorum.
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,6bin okunma
··
399 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Mehmet Hocam, ben bu Zülfü'yü çok severdim. Hakkında, önce Yağmur Atsız'ın yazdıklarını okudum. YA benim çok ama çok değer verdiğim bir insandır. Allah uzun ömür versin, çok da matraktır. Yazdım kendisine, hem de elli kere. Bir kez cevap verdi. Bıkkınlık vardı sözlerinde. Galiba yasaklamayı da bilmiyordu. Spam yapamamış olmalı mesajlarımı. "Sen mal mısın aslanım, habire, bir psikopat gibi aynı şeyi soruyorsun. Yazdık ya işte," anlamına gelecek, bir mesaj attı. :))) Şok oldum tabii. Hiç unutmam o anı. İstanbul'dan uzaktayım. Kulaklığı takmış, Christian Adam'dan, Si tu savais combien je t'aimei'i dinliyorum. Çocukluğumun parçası. Taaa, 1970'lerin parçası. Bizim berber çalardı. Ne alakaysa, berber ve Christian Adam. Şeytan dürtmüş, açmıştım mailleri. Okumuştum YA'ın mektubunu. Yutkunmuştum. Allah uzun versin Yağmur Atsız'a. Yine iyi dayanmıştı. Sonra, Vatan'da yazıyordu ZL, bir yazısını okudum. Nasıl olur bu yahu, dedim. Adam sıkı sıkı sallamış. Hani beyaz yalanlar vardır ya, çocukça, çok sever, çok da söylerim, bu öyle bir şey değil. İşte o an, içimdeki ZL vazosu kırıldı. Odur budur okumam ZL'yi. Bu enteresan kapaklı ZL romanını öyle güzel anlatmışsınız ki, okuyasım geldi. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok, diyebilirsiniz ama insanları küstürmemek lazım gelir. Kara yalan söylememeli insan. Kaleminize sağlık Mehmet Hocam.
mehmet temiz okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Metin Bey. Haklısınız hocam, ben de yalandan nefret ederim. Bir kişinin yalan söylediğini farkettiğim anda , sanki tüm sözlerini yalanmış gibi hissederim artık. Ama maalesef köşe yazılarında yazarlar buna çok başvuruyorlar. Hep bu siyaset yüzünden. İnanın bana ben şimdi hiç bir köşe yazısı okumuyorum. Çünkü oradaki yazılanlara katlanamıyorum. Bu kitaptan yaptığım bir alıntı vardı. ''Bilen insan bilmiyormuş gibi yaşayamaz.'' İşte bu alıntı, belkide sizin de benim de başıma geleni anlatıyor sanırım. Değerli katkınız için çok teşekkür ediyorum Metin Bey. Selamlar.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
dilan okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme yapmışsınız👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.