Duvarların dili olsada konuşsa..Cırıl cıplak mahkumları karlı havada beton bahceye cıkarıp,üstlerine köpekleri salmak,her acıktıklarında yemek yerine dayagın verildiği.
Bunca mahkumu cırıl cıplak bir odaya kapatmak.Tahliye sevinci yaşayan mahkumu azmedemeyen komutanın o mahkuma elindeki jop ile cinsel istismar edilmesi.
Diyarbakır cezaevini yazmaya hiç bir yazarın kalemi yetmez.Kitaplarda anlatılanları da okumak lazım o dönemi bilmek için.,ama birde o dönemde cezaevinde kalan birini günümüzde bulup onunla o günleri konuşmak daha anlamlı olur.O günü yaşayanlar ömrünce o günün etkisinde kaldılar,hala izleri üstlerinde duruyor.
Örnek :benim halam o dönemi yaşayanlarda ve diyarbakır cezaevinde 1 sene tutuklu süreci boyunca hep işkenceye maruz kaldı. Şuan kırk senedir evli ama yediği darbelerden dolayı tipen çocugu olmuyor ve olmıcak...