Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Bolca sürpriz kaçıran vardır! Kitaplar, özellikle kaliteli kitaplar, denize atılmış bir olta gibi gelir bana bazen. Misinasının ucunda birden farklı yem, hepsi farklı balıkları çekecek şekilde. Her kitap yapmaz/yapamaz bunu ama; bazıları tam da böyle hissettirir. İşte bu kitap da öyle bir kitap. Düşünce denizine atılmış bir olta, ucundaki çeşitli konularla.. Şimdi ben, "Mütevazı Yorumcunuz", size bu kitapta beni çeken ve eski ve yeni bildiklerimle, gördüklerimle ve deneyimlediklerimle bazı şeyleri yeniden düşünmemi, değerlendirmemi sağlayan bir konudan bahsetmek istiyorum: Suçluların ıslahı. Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam, (konuyu bilmeyenler için kısa bir özet), suç dolu bir distopya düşünün. Her yerde şiddet var, tecavüz var. Can ve mal güvenliği yok, insanların bazıları fütursuzca cesur bazıları evlerinden çıkamayacak kadar korkak. Böyle bir ortamda; şiddetin, tecavüzün, hırsızlığın bin bir çeşidiyle insanlara zulmeden henüz 15 yaşında, küçük bir çete sahibi, Alex isminde birisini düşünün. Bu Alex, fütursuzca cesur olanlardan. Kitabın ilk bölümü bunu anlatıyor. İkinci bölümde, Alex'in yakalanarak hapse atılması ve orada, devletin suçluları ıslah etme amacıyla oluşturduğu deneysel bir tedaviye katılması anlatılıyor. Üçüncü ve son kısımda ise, tedaviden sonra yeniden topluma salınması ve başına gelenlerden bahsediliyor. Benim, alacalı bir balık olarak, bu kitapta en dikkatimi çeken yem, suçluların ıslahında bilimsel deneylerin kullanılması ve bu deneyin sonucunda insanların iyiliği seçmek zorunda kalıp, hür iradelerini şiddet için kullanamamaları. Acaba böyle bir şey olmalı mı? Olmalı mıydı? Ya da hiç olmaması daha mı iyi? Hem bir kadın hem de bir hukukçu olarak; şiddetin ne mertebelere ulaşabileceğini, özellikle erkeklerin (lütfen bunu cinsiyetçilik olarak düşünmeyiniz, tamamen bilimsel verilere dayalı bu yorumda bulunuyorum, şiddete dayalı suç işleme oranı erkeklerde daha yüksektir) başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere, güçsüzlere neler yapabileceklerini, daha doğrusu "güçlü olduklarını göstermek" için hangi sınırlara ulaşabileceklerini çok iyi biliyorum. Kitapta da tam böyle bir küçük adamdan bahsediliyor. Hem gençliğinin, hem de amaçsızlığının verdiği o çılgın enerjiyle yaşlıları gasp ediyor, kadınlara/kızlara tecavüz ediyor, hırsızlık yapıyor, sebepli sebepsiz insanları dövüyor ve hatta en sonunda birinin ölümüne sebep oluyor. Ve bunların hiç birinden, evet doğru duydunuz, hiç birinden pişman olmuyor, aksine bundan mutlu oluyor. Neyden zevk aldığını sorsanız, ilk sırayı tartışmasız olarak şiddet alır. Hatta kitapta şöyle bir yer vardı: Alex yatağa uzanır, klasik müziği (Beethoven başta olmak üzere) bangır bangır açar ve gözünü kapattığında en haz aldığı şeyler olarak, birilerinin yüzünü usturasıyla kesmeyi, vücutlarından kanlar fışkırtmayı, kızlara tecavüz etmeyi hayal eder. Hayal dünyası böyle olan ve şiddetten zevk alan birisini hapse atmanız, ya da ona fiziksel şiddet uygulamanız ya da klasik "ıslah" yollarını denemeniz işe yarar mı? Böyle insanlar etrafımızda var, Dünya çapında geçerli olan ceza kanunlarının hiçbirinin yeterince caydırıcı ve ıslah edici olmadığını yüzümüze yüzümüze vuran insanlar. Ya da canavarlar mı demeliydim? Şimdi, böyle insanların yaşadığı bir toplumun başkanı olduğunuzu düşünün. Bir yanda masum ve zulüm gören insanlar, bir yanda engelleyemediğiniz suçlar ve ıslah edemediğiniz suçlular. Siz ne yapardınız? Çözüm öneriniz ne olurdu? Neleri denerdiniz? Her şeyi denemenize rağmen çözüm alamadığınız suçlularla nasıl mücadele ederdiniz? Özgürlüğünü kazanır kazanmaz yeniden şiddetin hayalini kuran suçluları topluma nasıl kazandırırdınız? Bu kitapta kendimi Alex'in, hükümetin ve mağdurların yerine koydum. Sonuç ve çözüm odaklı bir insan olduğum için de “Ben ne yapardım?” dedim.. Öncelikle, Alex'i algılayamadım, itiraf etmeliyim. Şiddete meylim olmadığından ya da beynim, erkek beynine (bu da bilimseldir. Lütfen cinsiyetçilik olarak algılanmasın) has özellikleri ihtiva etmediğinden olabilir bu durum.. Sonrasında kendimi hükümet ve mağdurlar yerine koydum. Çözemediğim bir şiddet problemi olsa ben ne yapardım? Özgür irade özgür kalmalı, kötülüğü de seçecek olsa suçluların bir seçim hakkı olmalı deyip klasik ve işe yaramadığı belli olan ıslah yollarını denemeye devam mı ederdim; yoksa devletin ana kuruluş gayesi olan güçsüzleri korumalıyım deyip bilimsel deneylerin önünü mü açardım? Sanırım ikincisini yapardım. Her suçluya değil belki ama Alex gibi, başkalarının acısından zevk alan ve zevk için şiddet, cinayet, tecavüz v.b suçları işleyenlere bunun uygulanmasını sağlayabilirdim.. Kitabın bazı yerlerinde, hür iradenin olması gerektiğinden, zoraki iyiliktense seçilmiş bir kötülüğün yeğ olduğundan bahsedilmiş. Yeğ olabilirdi belki, eğer mükemmel bir dünyada yaşıyor olsaydık. Ayrıca böyle bir uygulama insanları mankurtlaştırmayacaksa, sadece şiddete karşı olan güdülerini bedensel tepkilerle cezalandırıp iyiliği seçmek zorunda bırakacaksa, bundan ne kötülük doğabilir? Doğabilecek kötülükler; cinayetlerden, tecavüzlerden, ciddi yaralanmalardan, hırsızlıklardan ve insanların sokağa çıkarken korkmalarından daha mı kötü olacaktır? Hür iradeyse, sadece kötü insanın değil iyi insanın da hür iradesini kullanabileceği bir ortamı oluşturabilmemiz gerekmez mi? Bir insanın özgürlüğü ve hür iradesi, başkalarının özgürlüğünü ve hür iradesini yok ediyorsa/engelliyorsa bu özgürlük korunmalı mıdır? Bu ve bunun gibi bir sürü soruyu sordum kendime, sanki bir hükümet başkanıymışım gibi. Evet, ben de, Alex gibi ıslah olmayan suçlulara böyle bir uygulama yapılmasının önünü açardım.. Ve son olarak sanki mağdurmuşum, tecavüze uğrayan, bıçaklanan, işkenceye uğrayan, yakınları/sevdikleri öldürülen, sokağa çıkmaya korkan o ürkek insanlardanmışım gibi düşündüm. Böyle insanların hür iradelerine saygı duyar mıydım? Hür iradeleri olsun da, inşallah iyiliği seçerler der miydim? Ya da hükümeti hür iradeye saygı duyduğu, suçluları ıslah etme imkanı varken ıslah etmediği için destekler miydim? Cevabım büyük bir hayır. En ilkel “dişe diş, göze göz” mantığıyla da; en modern “insanların özgürlüğünün sınırı, sadece başkalarının özgürlüğüne müdahale ettikleri yerdir” mantığıyla da hür iradenin tarafını seçemedim.. Bu kadar uzun yazdığım için mazur görün beni lütfen. Bu kitapta beni en çok düşündüren, kafama en çok takılan bu oldu.. Ayrıca kitaptaki görüşe bu kadar ters gidiyor olmam, kitabı beğenmediğim anlamına gelmesin. Aksine, oldukça beğendim. Herkese okumasını, ancak mümkünse George Orwell’ın 1984’ünden önce okumasını tavsiye ediyorum. Çünkü eğer sonra okursanız, o kitaptaki ayrıntılı distopya anlatımından sonra, buradaki biraz sığ kalabilir. İyi okumalar ve bok püsür :)
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992bin okunma
··1 alıntı·
5 artı 1'leme
·
26,1bin görüntüleme
Kübra G. okurunun profil resmi
Elinize sağlık, tam kıvamında güzel bir yorum olmuş. Ben kitabı henüz bitirdim ve açıkçası insanların ne düşündüğünü merak ettim ve buraya geldim. Kendi fikirlerimi açıklamak için biraz okuduklarımı sindirmem gerekecek.
Portakal Çiçeği okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. İyi bir seçim yapmışsınız, çok farklı yorumlar bulunabiliyor sitede. Ben de birçok kitabı satın almadan önce sitedeki arkadaşların fikirlerini, incelemelerini göz önüne alıyorum. Ayrıca, kendi fikirlerinizi karalama halinde de olsa yazmanızı öneririm, sindirdikten sonra yazdığınız karalamayla karşılaştırarak hangi konularda fikir değiştirdiğinizi ya da hangilerini yeniden keşfettiğinizi öğrenebilirsiniz. Güzel bir beyin egzersizi olur :)
Nur okurunun profil resmi
rica ederim elinize düşüncenize sağlık :)
Taner Can okurunun profil resmi
Ayrıntılı döküm için teşekkürler öncelikle Ben papazın duruşuna yakınım. Mesele sadece hür irade değil, deneyin kendisi amaç ile çelişiyor, siddet içeren metodoloji var. Ki kitabın sonlarında ne derece ise yaradığı veya siyasilerin Alex'ten daha iyi insanlar olup olmadığı sorgusu da yapılıyor. En basitinden örnek Alex evine girip eşine tecavüz ettiği adamı tekrar tanıdığı bölüme tekrar bakın, çok şey var ama pişmanlık ben görmedim. Velhasıl kelam ben şunu diyecektim, genelde kitapları filmlerine tercih ederim ama bu eserde yönetmen yazarı gölgede bırakmış. Filmi kitaptan daha iyiydi.
Safiye ozden okurunun profil resmi
Bence yazınızın uzun olması muhteşem olmuş 1984 u geçen hafta aldım ama henüz okumamıştım ..bu bilgi çok çok iyi oldu . Kitap siralamasini hep merak etmişimdir ..bu bilgi için ayrıca teşekkür ederim
Bu yorum görüntülenemiyor
Aras okurunun profil resmi
Süper yorum teşekkürler benim inceleme yazmama gerek kalmadı düşüncelerimi bu incelemede buldum 👏👏👏👍👍
28 öğeden 21 ile 28 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.