Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Alev Alatlı
Oysa, aslolan, hakkın helal edilmesi olmalıydı. Helalleşmek olmalıydı. Helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıydı. Çünkü, her yasal hak, helâl değildir. Suruç ile Kobani'nin arasında çizgi çekmek, Birinci Dünya Savaşı galiplerinin kılıç hakkı olabilir ama helâl değildir. Keza, iflas eden kardeşinizin haraç mezat satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama… ama helâl değildir. Oysa, tarihin bu noktasında yasal haklardan feragat, kişisel çıkarlardan fedakârlık, kamu yararına gönüllü özveri, zekâ geriliği değilse beceriksizlik sayılır. İmar ruhsatı olan bir müteahhid, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur. Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alıp sümen altı eden bir petrol şirketi de yasal olarak suçsuzdur. Raf ömrünü uzatmak için ekmeğin hamuruna kanserojen madde katan gıda üreticisi, formülü ambalajın üstünde yazdığı sürece suçsuzdur. Bir kalem darbesiyle atar ergenleri sokağa döken yazar, alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden izliyorsa, suçsuz sayılacaktır. 21.yüzyılın en yaman toplumsal projesi, helâl olanı, yasal olanla örtüştürmek olsa gerek. Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmelerinin önüne geçmek, yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat emenin garipsenmeyeceği bir dünya yaratmak. Tarih bize öğrettiği, ister en mükemmel yönetim sistemini, ister ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmiş olsun, bir medeniyetin sevgi ve nefs terbiyesi dumura uğramış, manevi enerjisi tükenmişse, o medeniyeti, ne Birleşmiş Milletlerin tüzüğü, ne Helsinki beyannamesi, ne AIHM mevzuatı, ne de üstün silâhların kurtarabildiğidir. Siz, dünya beşten büyüktür demiştiniz, Sayın Cumhurbaşkanım. “Galile etkisi” derler. Oligarşi hükümdar olduğunda, umuma hitap eden ve fakat “umumun zihniyetini” yansıtmayan sözlerin öfke uyandırması, husumet çekmesi, bastırılmaya çalışılması usuldendir. Velâkin, “Evrensel dolandırıcılığın hüküm sürdüğü zamanda gerçeği söylemek devrimciliktir” diyen George Orwell hayatta olsaydı, sizi ayakta alkışlardı, efendim. Daniel Defoe, Robin Cruose'nun müellifi de ona katılırdı: “Hakikatı gören, başkaları farklı düşünüyorlar diye onu haykırmaktan çekiniyorsa hem budala, hem de alçaktır. Bir adamın benden başka herkes aldanıyor demesi güçtür, şüphesiz; ama sahiden herkes yanılıyorsa o ne yapsın?” Bu alıntıyı hatırlarsınız. Rahmetli Cemil Meriç, Bu Ülke'de kullanmıştı. Yeri gelmişken, bana layık gördüğünüz bu ödül, rahmetliye çok yakışırdı. Önümüzdeki yıllarda değerlendirmeye almanızı umarım. Evet. Dünya, Güvenlik Konseyinin, Standard&Poor'sun, IMF'nin, beynelmilel medya kartellerinin, muhtelif strateji uzmanlarının nadan dünyalarından büyüktür. Ve bence sizin kalbî dostlarınız, varolmanın, bu gezegende yaşayakalmanın dayatılagelenlerden daha insancıl yollarının olduğunu görebilen sanatçılar ve edebiyatçılar arasındadır, Sayın Cumhurbaşkanım. Bu büyük ödül, benim olduğu kadar hayatımın önem ve hareket merkezi olan ailemindir. Hazirunun arasında seçebildiğim okurlarımındır. “Or'da kimse var mı?” dörtlüsünün cesur yayıncısı Mustafa Demirkanlı'nındır. Yazmaya devam etmemi mümkün kılan yayıncım Faruk Bayrak'ındır. Merhametin zaafla karıştırılmadığı, kul hakkının gözetildiği, kinsiz, kibirsiz, sade ve sakin yaşamın hüküm sürdüğü bir dünya özleyen, yükselen trendlerle birlikte yükselmek değil, çoğu kez onlara rağmen yazan bağımsız meslektaşlarımın, sanatın muhasebeleştirilmeyeceği bir dünya özleyen bağımsız meslektaşlarımındır.
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.