Gönderi

141 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
İçinde yıldız gibi kayarak, rahatça bağlantı kurulup, yan gelip yatarak okunacak cinsten bir roman değil Resul. Yeryüzündeki hâl-i pür-melâlimizden gayet memnun olan okuma adayları için rahatsızlık verebilir, deyim yerindeyse “hikâye” anlatmıyor. Dil ve içerik başkalığı H. Kıran’ın ilk okuduğum Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’dan âşinâ olduğum, sevdiğim bir tarz; nev’i şahsına münhasır. Dücane Cündioğlu’nun bir tespiti vardı: Fırlatılıp atılmışız bir kere bu dünyaya. Biz kendimizi burada bulduk. Bir baktık ki buradayız. Yaşamı seçmedik, ona mâruz kaldık. Şaşkınız. Resul bu mâruz kalmanın, şaşkınlığın içinde… Bir çıkış arıyor, arıyoruz… Bedenden, bilinçten kaçabilir miyiz, gidilebilir bir yer var mı? Bu zulümden kurtulmak mümkün mü, nasıl? Bu sorulara cevap arayan Resul’un yer yer akıllara durgunluk veren hâli ile hallenmek isterseniz ne âlâ, çünkü kitap bittiğinde de elde avuçta kalan aynı soru işaretleri. “Resul durumu anlıyordu. Kimseye kırgın değildi. Hüküm böyleydi. Yüzünü ekşitmesi mi? Bir kere ağzı kanla doluydu, bunun kendi kanı olması durumu iyice tatsızlaştırıyordu. Karnın altına alınan darbeler insanı kilitliyordu. Az üstüne vurmak nefessiz bırakabiliyordu. Böbrekler coşkulu bir kusma isteği, karaciğer ve dalak ise içinde bir bomba patlamış gibi. Doğal olarak ben Resul gülümsemekte güçlük çekiyorum.” (S. 117)
Resul
ResulHüseyin Kıran · Sel Yayıncılık · 201794 okunma
·
48 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.