Her şey sende gizli/ Can Yücel
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren;
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel
/// /// ///
Bir duygu işte
Öyle bir yıkım, öyle bir saptırma, öylesine bir hezeyanın içerisindeyiz ki, bunu sadece akıl tutulması olarak tanımlamak kolaycılık olur.
Hep kötü ve zararlı örneklerin model alındığı, dayanak noktası yapıldığı bir zaman dilimindeyiz.
Silinen, kirlenen ve silikonlaşan beyinlerimizi görmezlikten gelmek için; bilmem hangi sanatçının bilmem neresinin silikon mu değil mi diye özel durumunu ülke gündemine sokup herkesi laborant olmaya davet ediyoruz.
Akıl yürütme, sevebilme, olanı paylaşabilme, cana, mülke, düşünce ve inanca saygı sarraf değil, hurdacının terazisiyle tartılıyor artık.
Yalancı bahar aldatmacası, güce sığınma basitliği, ..mış gibi görünme acizliği ufkumuzu iyice karartmış durumda.
"Dünya yıkılsa da yenisi kurulsa" diye tembelliğe sığınanlar da var.
Okuduğum bir kitapta "küçük itfaiyeci" yaşanmış hikayesini tekrar okuyunca aynı duyguları yaşadım yıllar sonra. Bu hikayenin yerli versiyonunu yapmışlar, aşağıda paylaşıyorum. Böylesine insan kokulu hikayelere ihtiyacımız var.
Umarım zehirlenen duygu atmosferimize az da olsa oksijen katkısı yapar.
Ali Rıza Malkoç
21.03.2018
Samsun
Video linki:
youtu.be/sYl2-fD4jsU
··
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.