“1954 seçimlerine giderken doların resmi kuru 280 kuruştu ama piyasada 20 liraya fırlamış, çivi, çay, kahve sıkıntısı çekiliyordu.
Menderes, İzmir’de köylülere yaptığı seçim konuşmasında: ‘Evet, hazinede altın yok ama biz o altını hazinden çıkardık ve karınızın gerdanına taktık!’ diyordu.
Paranın değerinin düşmesini ise köylüye şöyle izah ediyorlardı: ‘Karının boynundaki, beşibirliğin değeri 1950’de kaç idi?’
Köylü saf saf, 450 lira...
Şimdi kaç lira? 750 lira... Deyince, ‘Size nasıl kazandırdığımızı gördünüz mü? Diyor, köylü de onları alkışlıyordu.”