Adam öldürmekle suçlanıp da annesinin ölümüne ağlamadığı için idam cezasına çarptırılan bir yabancının hikayesi.
Yabancı olmasının nedeni başka bir yerden gelmiş olması değil. O, toplumdan farklı bir insan. Onlardan farklı düşünür ve hisseder. Onun için hiçbir şeyin pek fazla bir önemi yoktur. Evlenmek veya arkadaş olmak önemi olmayan bir şeydir. Ölümün de bir önemi yoktur. Önünde sonunda öleceği için zamanın, yerin veya nasıl olduğunun da önemi yoktur. Fiziksel hisleri, duygularının önündedir.
Tek üzüldüğü an mahkeme salonunda kendisine nedensizce hınç duyulduğu zamandır. Oysa oradakiler yakınlarıdır.
Kendisinin neden böylesine yabancılaştırıldığına anlam verememektedir.
Albert Camus'nün okuduğum ilk eseri ve etkilendim. Diğer eserleri hakkında okuma isteği uyandırdı. Tavsiye ederim, keyifli okumalar.