Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

632 syf.
4/10 puan verdi
Hayal kırıklığı! Gerçek bir hayal kırıklığı!! Okurken o kadar sıkıldım ki, oturup grafik çizesim geldi. Saniyelik heyecanlarımın geldiği o sayfaları belirtmek istedim. Çünkü yok denecek kadar azdı. Çok sıkıldım. Ateşin Varisi'ni ilk iki kitap kadar beğenmemiştim ama sonu çok dehşet verici bir şekilde bitmişti. O sonu okuyunca elimde olmadan Gölgeler Kraliçesi'ni merak ettim ama gel gör ki okurken 'bunu mu merak ettim ben?!?1?' diye kendimi yedim ve kafayı yememek için kendimi zor tuttum. Bazılarını yazayım da unutmayayım. Aelin ve Celaena arasındaki o dağlar kadar gösterilen fark benim için gerçekten çok saçmaydı. İkisi de sensin Aelin hanım. Celaena olarak gidiyorum, beni Celaena olarak son görüşünüz gibi lafları okudukça kan beynime sıçrıyordu. Zaten kitap başladığında Chaol'la karşılaşıyor ama ne karşılaşma... Kafayı o kanalizasyon duvarlarına vurasınız geliyor. Yani eskiden sevgili olsanız bile sizin hala ortak bir derdiniz var. Bu nasıl bir karşılaşma, havalı olmaya çalışılmış ama üzgünüm benim için o karşılaşma, o düşünceler hiç havalı değildi. Cam Şato ve Karanlık Taç düz bir çizginin üzerinde imrendirici bir şekilde ilerlerken Ateşin Varisi o çizgiden şaşmaya başladı. Ve Gölgeler Kraliçesi hiç olmasa da olurdu, hadi oldu bari bu kadar uzun olmasaydı. Chaol ve Nesryn'in arasındaki ilişki zaten hiç yok gibiydi. Ben böyle bir şey beklemiyordum, biraz daha gelişme okumak isterdim. Tam konuşmaya başlıyorlar...Kesiliyor. Anlamadım ben, hiç sevmedim. Yan karakterler o kadar fazlaydı ki, doğal olarak işlenmesi gerekenler işlenemedi. '<Saçma sapan ilişkiler, saçma sapan olaylar ve gelişmeler' olmalıymış kitabın adı. Kitap bu kadar uzun olacağına ismi uzun olsaydı. Aynen yazdığım şekilde. 1354345654 sayfa boyunca sadece adını duyduğum Arobyyn bey geldi ama ne geliş. Sen o kadar adını şanını duy, kork, bu adam neler yapmış de. Sonra gelsin ve 'o anlatılan bu mu? emin miyiz??!' dedirtsin yazar. Ya o kadar büyütülen adamı böyle mi yazacaktın, ne yaptın Sarah'cığım? Adam vız geldi tırıs gitti, hiç önemsemedik yani. Saçma sapan Manon'lu bölümleri ballandıra ballandıra yazacağına, o ilişkileri biraz detaylandırsaydın. Çok üzgünüm, kusmak istiyorum. Diğer kitaplar böyle olursa ve bir daha SAM adını duyarsam Terrasen'i yakarım. Kafayı yediğim yerlerden biri de SAM'di işte, yeter artık. Duymak istemiyorum, dirilip gelmeyecekse adını da görmeyeyim. Bir de Aedion diye bir karakterimiz var. Ben böyle sonradan gelip de karakterle arkadaş olanlara asla ısınamıyorum. Elimde değil. Aedion arkadaş değil kuzen diyebilirsiniz, bence aynı şey. Kuzenmişmişmimişmiş... Bu ne samimiyet arkadaşım, oturup birbirlerine her şeyi anlatmalar hadi bunu geçtim o kan yemini olayı neydi öyle. Rowan kim, sen kimsin? Rowan'la aylar geçirmiş, aralarındaki bağ seninle olandan daha fazla ama sen gelip hesap soruyorsun. Ölsen üzülmem Aedion. Kitaptaki şu yanlışlar da ayrı kafayı yedirtti. Lysandra'nın Wesley'i var, biliyoruz. Bir sayfayı okurken Mesley diyor, diyorum ki Mesley kim? Yeni mi geldi? hm? hff_ ha, tamam Wesley... diyorum iki saat sonra. Çünkü Mesley güzel bir isim olmuş yani neden olmasın? Her şeyi bekliyorum maalesef. İsimlerdeki harfleri her türlü kombinasyonda gördüm sağolsunlar. Aelin, Ailen oldu mesela o en favorim. Cümle içinde Aile nerden çıktı ya dediğim de oldu. O derece kopuktum, anlatamam. Manon'u ben erkek sanıyordum zaten ondan hiç bahsetmek istemiyorum. Kız dedikleri halde benim aklımda erkek diye kalıyor lanet. Üstünden zaman geçsin Manon erkek miydi? kız mıydı? diye sorsunlar erkek derim, beynime öyle girmiş. Hiç sevmiyorum onu da zaten, sevemem biliyorum. Onun bölümleri gelince uykum geliyor acımasızca. 250.sayfaya gelmek işkenceydi, gerçek bir işkence. Tam Rowan geldi, oh dedim biraz aksiyon, biraz gülünecek diyaloglar, aşkla sızlayacak kalpler..falan filan. Yok, geldi ama boş geldi koskoca prens Rowan. Aelin ve Rowan kısımları Ateşin Varisi'nde azdı diye üzülürdüm, burada resmen -sen ona az mı diyorsun? Al sana az! denmişti. Yok desem yalan olmaz herhalde. Duygusal eksiklerini yaz yaz bitiremem. Zaten bu stratejik olaylar da hiç içime sinmedi. Arobyyn'in o hareketleri neydi öyle, ya... Peki ya o sondaki saçmalık, o klişe neydi? (bu incelemeyi sadece soru işareti yardımıyla yazabilirim aslında onu farkettim.) Ya belki oradan da bir şeyler çıkacak ama bu kadar kolay ölümler olmamalıydı bir kere, hepsi dirilip dönerse affederim. Unuturum bu kitaba olan öfkemi. O tılsımı o kadar kolay almasına bir şey diyemiyorum zaten. Peki ya Aelin'in Dorian'a karşı tavrı? Neden dostunun kurtulmuş olma ihtimalini hiç düşünmedin Aelin? Orada seslenmeyle olacak şey miydi Aelin? Bence sen böyle gidecekse emekli ol Aelin? Ne dersin! Ben sadece lütfen diyorum, lütfen! Beşinci kitap böyle olması, ağlamak istiyorum. Emeğim var seriyi o kadar okudum diye bırakamıyorum, Sarah j Maas seviyorum diye bırakamıyorum ama böyle de gitmesini istemiyorum. Feyre'den hoşlanmayan varsa daha Aelin okumamıştır, ben Aelin'den daha gıcık alıyorum şu an. Bu kitapta kusura bakmasın ama çok yapmacıktı. Yap-ma-cık. Formalite icabı yazılmış, yazılması gereken ama böyle de berbat edilmemesi gereken bir kitaptı. Bu kadar yazdım yazdım ve cadılara hiç girmedim, şu Siyahgaga, Sarıbacak (belki gaga ve bacak yer değiştiriyordur hiç umurumda değil şu an) kelimelerini duyunca çıldırıyorum. Kafayı yedirtti bu kitap, kafa kalmadı. Neyse ki Küller ve Kor var da kafamı bununla yormama gerek kalmayacak. Bir sonraki kitap gelene kadar bu kitabı görmemek dileğiyle...
Gölgeler Kraliçesi
Gölgeler KraliçesiSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20181,401 okunma
··
166 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.