Gönderi

Uzun(sal)
"Hollywood elbette yüz yıla yakın süredir fantezi satıyor. Ama geçmişte filmler gerçek dünyaya yakın ortamlarda gerçek insanlara yakın şeyler sunarken yakın dönemde Yıldız Savaşları, Yüzüklerin Efendisi ve Narnia serilerinde olduğu gibi çizgi roman karakterlerine ve hayali dünyalara eğilim arttıkça arttı. Bundan çıkan sonuç, sinema hayranlarının süper kahraman olsalar bugünün gerçek dünyasında mutlu olacakları, olamıyorlarsa bambaşka bir dünyaya geçmek için dolaba dalmayı yeğleyecekleridir. Bir diğer önemli gelişmeyse, kişiyi gaddar ordular kurmaya teşvik eden bilgisayar oyunları ve tasarlanabilen beden ve cinsel organlarla seks yapılabilen web siteleri üzerinden kullanıcı-yönelimli fantezi alanındaki muazzam ve devam eden büyümedir. 1970'lerdeki özgürleşme hareketinin hedefi kişinin kendisi olabilmesiydi ama bunun feci zorluğu ortaya çıktı. Yeni özgürleşme, bir başkası olmak artık. Kazanılan muazzam gelir, üniversitelerin oyun programcılığı diplomaları sunması ve ciddi gazetelerde oyunların ciddi Avrupa sanat filmlerine eşdeğer incelenişleriyle birlikte (görünüşe göre en önemli nitelik "içine alabilme" yani oyunun kişiyi gerçek yaşamdan uzaklaştırabilme becerisi) oyun sanayisinin saygınlığını garantiledi. Spor, çocuk oyunları ve film bağlantılı olanlar dışında bu oyunların çoğunun temelinde, genellikle kılıç veya makineli tüfek seçeneklerinin sunulduğu güç, şiddet ve yıkım fantezileri var (gerçi "katliamda yaratıcılık" da hayranlık topluyor. Guardian'dan bir oyun inceleyicisi, sağ kolunun yerine elektrikli testere takılmış kahramanı öve öve bitirememişti). Haliyle bugün kılıç fantezileri (Kırık Kılıç: Tapınak Şövalyelerinin Gölgesi, Pers Prensi: Rakip Kılıçlar, Ejder Kılıçları), savaş fantezileri (Savaş Lordunun Narası, Savaş Balyozu, Savaşın Şafağı), intikam fantezileri (Kara İntikam, Emret ve Fethet: Kâbil'in Gazabı, Suikastçının İnancı) ve tabii uygarlığın sonu fantezileri (Direniş: İnsanlığın Sonu, Ölümcül Çarpışma: Kıyamet ve Ebedi Karanlık: Mantığın Ağıtı) gırla gidiyor. Ama malum, çağımız işbirliği çağı. O yüzden daha otantik etkileşim arayanlar için sonraki basamak, "Yağmacı Azeroth ile İttifak'ın kontrol mücadelesine giriştikleri" ve kullanıcıların Yağmacı (Orklar, Taurenler, Troller, Zombiler, Kan Elfleri) veya İttifak (İnsanlar, Cüceler, Gnomlar, Gece Elfleri, Draeneiler) ırklarından birine katılıp düşmandan olabildiğince fazla kelle koparmaya uğraştıkları World of Warcraft [Savaş Sanatı Dünyası] türü web siteleri. Kelleyi yitirmek de elbette dert değil: "Ölümün nihai sonuçları yok. Ruhunuzu derhal hayalet olarak serbest bırakabilirsiniz ki bu noktada yakındaki bir mezarlığa götürüleceksiniz. Buradan kendinizi tekrar hayata döndürmek için hemen cesedinize koşmanız gerekecek." Şayet fantezi seks, şiddetten daha çekici geliyorsa bugün artık kolayca erişilebilir ve genellikle bedava olan pasif pornografi ya da Second Life [İkinci Yaşam] gibi kullanıcıların kendilerine tropik bir ada üstünde açık-plan mimarili bir sahil evi ve elbette genç, dinç, uzun, ince belli, geniş omuzlu veya uyuyorsa basketçi göğüslü, tüm bu varlıkları sergileyecek ölçüde az giyimli ve kızlar için dövme ve hızmalar, erkekler içinse samuray kılıcı veya çifte makineli tabanca türü aksesuarlarla tamamlanan bedenler yaratabildiği web siteleri seçenekleri mevcut. Fantezinin aşırı ilkelle aşırı ilerlemişi neden bu denli çok birleştirdiği, bu tuhaf ortaçağuzay çağı seçkisinin nereden geldiği sıklıkla aklımı kurcalamıştır. Her ikisi de (uygarlık öncesi ve sonrası) çağdaş dünyadan kaçış sağladığından olsa gerek. Kısacası, Second Life'ta hiç kimse kırkından yaşlı, kısa boylu, şişko, cildi veya dişleri sorunlu, gözleri bozuk, sarsak veya kel değil. Bu düş dünyasında tek gerçek şey, sahteliği satın almak için gerekli para. Hazır "avatarlar" cinsel donanımdan yoksunlar ve aksesuarların en olmazsa olmazlarından sanal penisin fiyatı 5 dolar. Cinsel organlara sahip olmamaktan ötürü özür dileme ihtiyacı olmasa konuya dair saha çalışması yapardım. İyi ama ara sıra biraz fanteziye dalmanın ne zararı var? Kierkegaard'a göre başka birisi olma arzusu had safhada umutsuzluğun bir belirtisiydi. [196] Ve bu had safhada umutsuzluk, modern bir olaydır. Geleneksel toplumlarda yaşam tümüyle toplumsal cinsiyet ve sınıfla belirlenirdi. Başka biri olma imkânı bulunmadığından kimse böyle bir şeyi hayal etmezdi. Ancak, bireysel özgürlüğün sürekli gelişimi herkesin her şey olabileceği fikrini teşvik etti. Şöhret artık yetenek ve sıkı çalışma ön-şartlarından koptu. Daha heyecan verici ve tatmin edici yaşama ulaşmada hiçbir engel kalmamış"
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.