Ancak, yabancının tehlikeli uygunsuzluğu burada da bitmez.
Yabancı, dünyanın uzamsal düzenini -ahlâki ve topografîk yakınlık
arasındaki özlenen eşgüdümü, dostların birlikteliğini ve düşmanların
uzaktalığını- baltalar. Fiziksel ve ruhsal mesafe arasındaki
uyumu bozar: Yabancı, fiziksel olarak yakın iken ruhsal olarak
uzak kalır. Yalnızca uzaklarda olduğu düşünülen ve oralardayken
hoşgörülen -böylece ya ilişkisiz sayılarak görmezden gelinen ya da
düşmanca sayılarak reddedilen- farklılık ve ötekilik türünü, birincil
yakınlık dairesinin içine sokar. Yabancı, uyumsuz ve dolayısıyla
da hoşa gitmeyen bir “yakınlık ve uzaklık sentezini temsil eder.
Yabancının varlığı, ortodoks sınır işaretlerinin güvenilirliğine ve
düzen kurmanın evrensel araçlarına karşı bir meydan okumadır.