Kör Baykuş’la beraber Sadık Hidayeti tanıdım. İnsanları sömüren düzene kayıtsız kalmamasını, mücadele etmesini, sanatçı duyarlılığını takdir ediyorum.
“Yaşamı boyunca Hikâyeler yazdı, tarihi oyunlar kaleme aldı. Bir seyahatnameye imza attı ve dergilerde yazdıkları yayımlandı. Edebiyatı eleştirdi. Fransızcadan çeviriler yaptı. Bu çevirileri bir yana bırakırsak, onun işlediği en büyük suç İran dilini ve edebiyatını önemsemek, belki hak ettiğinden fazla önemsemek, kendi dilinin dünya edebiyatının bir parçası haline gelmesi için çalışmaktı ve bunu da başardı. Batı’nın en çok tanıdığı İranlı yazarlar arasında yerini aldı, ama kendi ülkesi ona yaşama şansı vermedi. Bunu sadece ona değil, dediğimiz gibi birçok yazarına yaptı ve Fars dili sanki yazılmak istemiyordu. Kağıtlara dökülmesi günahtı sanki bu dilin…Sadık Hidayet İran Dili ve Edebiyatını uluslararası çağdaş edebiyatın bir parçası haline getiren yazar olarak kabul edilir.” Sıradan biri değildir Sadık Hidayet uluslararası düzeyde tanınan bir yazardır ayrıca resim çalışmaları da vardır.
Her devirde görülen insanlardır aşağılık, ayak takımı dediği insanlar, kendisinin dışında olan bütün insanlar değildir.
“Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor, para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımı arasından rahat, umursamaz geçiniyordum. Onları görme ihtiyacım yoktu, biri ötekinin kopyasıydı. Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.” 54