Gönderi

Renkler de yasaklanabilir mi?.. Bu ülke Türkiye olunca, ne yazık ki böylesi sorular akla gelebiliyor. Çünkü bu ülkede yalnız düşüncelerin değil, bazen renklerin de yasaklandığına tanık oldum. 1982 yılı ekim ayı Türkiye, 12 Eylül askerî yönetimini yaşıyor. Cumhuriyet gazetesinin genel yayın müdürüyüm. Askerî yönetimin anayasası için halkoylamasının hazırlıkları sürüyor. Ben farkında değilim. Oy pusulalarının renkleri belirlenmiş. Kabul oyları beyaz, ret oyları mavi renk. Bu arada askerî yönetim, “hayır”ın değil propagandasını, “telkini”ni bile yasaklamış. Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan telefon üstüne telefon alıyoruz, “Yasağa uyulmazsa, gazeteyi kapatırız!” diye. İşte o günlerde, özellikle karikatürcü arkadaşlarımızın, İsmail Gülgeç’in, Behiç Ak’ın muhalefet damarları kabarmış, mavi renge takmış durumdalar. Ha bire mavi rengin erdemini, güzelliğini yazıp çiziyorlar. “Hayır”ın propagandası yasaklanmıştı ama renge de yasak gelecek değildi ya, anlaşılan mantık buydu. Ama yanıldılar! Bir gün telefonum çaldı. 1. Ordu Karargâhı’nın bulunduğu Selimiye Kışlası’nın santralındaki astsubay her zamanki gibi adımı sorduktan sonra, “Komutanımı irtibatlıyorum” dedi. Ve kurmay başkanı olan tümgeneral, o bildik boğuk sesiyle konuştu: “Özellikle Cumhuriyet’i uzun zamandır izliyoruz. Anayasa konusunda artık en küçük bir ima, telkin, telmih yoluyla dahi olsa en ufak bir şey istemiyoruz. Yoksa derhal kapatacağız.” Bir an durdu: “Bir de mavi konusu var” diye devam etti komutan, “Sizde kimdi o, birileri var, hep mavi mavi diye çiziyorlar. Bundan sonra mavi de olmayacak. Anlaşıldı mı?”
Sayfa 260 - Doğan(epub)Kitabı okudu
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.