Bir gün trenle Karaçi'den Larnaka'ya giderken, annem çantasından çıkardığı ince kara örtüyü omuzlarıma sardı ve "Artık çocuk değilsin" dedi. Böylece ben de çocukluktan çıkmış ve yetişkin olmuştum ama birden hayal kırıklığına uğradım. Gökyüzünün, çayırların, çiçeklerin rengi birden değişmiş, solmuş, griye dönüşmüştü. Gözlerimin önündeki peçe yüzünden her şeyi bulanık görüyordum. Trenden indiğimde, başımdan ayaklarımın ucuna kadar inen çarsaf yüzünden rahat yürüyemedim. Esen rüzgarı kesen peçe, ter içinde kalmama neden oldu.