Bu ayrılığa derin bir esef damgasını vurmuştu, onun için daha da dokunaklıydı. Kırk beş gün boyunca onları şefkatli bir anne gibi korumuş, bağrına basıp gözetmiş kutsal dağlarından ayrılmak zorundaydılar. Bütün güçlüklere, direnmenin tüm bicimleriyle, hep birlikte gögüs germişlerdi. Korku ve yoksunluk anlarını birlikte yaşamış, acısını birlikte çekmişlerdi, fakat umutsuzluğun zalim pençelerine asla teslim olmamışlardı. Ve şimdi, bütün kötülüklerin en kötüsü olarak, gözleri yaşlarla dolu, hıçkırıklara boğularak meşru kartal yuvalarını terk etmek zorunda bırakılıyorlardı.