Trevanian etkileyicilikte bambaşka bir yere oturttuğum bir kalemdir. Farklı bir dokunuşu var olay örgülerine. Şibumi'yi okuduğum anda bu şekilde düşünmeye başladım, fakat bir türlü anlatacak kelime bulamadım. Katya'nın Yazı'nı okuduğumda iyice kafam karıştı, çünkü elimde çok daha farklı bir etki veren bir roman tutuyordum. Trevanian yazdığı romanın rengini çok iyi belirleyebilen bir yazar. Okuduğunuz satırları kendine özel renkleri ve ışıklarıyla izleyebileceğinizi de garanti edebilirim.
"Hesaplaşma" yine çok etkilendiğim, Trevanian'ın imzası niteliğini taşıyan birçok unsuru ziyadesiyle barındıran bir eser. Sade bir şekilde düzenlenmiş komplike olay örgüsü ve bu örgünün üzerine kurulduğu gerçekçi zemin zaten bu kalemden görmeye alışık olduğumuz nitelikler. Asıl değinmek istediğim unsur, yine aslında Trevanian kaleminden alışkın olduğumuz bir durum. Trevanian kitaplarında iyi ve kötü karakterler arasındaki denge kurulumu belki de benim denk geldiklerimin içinde en iyisi. Kötü karakterin kendini anlatmasına bu kadar izin veren çok az yadar vardır. Sadece bu da değil, düşmanlar arasındaki iletişim oldukça elit bir biçimde gerçekleşiyor ve bu asıl gerilimi ortaya çıkaran bir unsur olmaya başlıyor. Dilinin sürükleyiciliği ve sade betimlemeleri dikkatinizi odak noktasından ayırmamaya hizmet ediyor.
"Hesaplaşma" sürükleyici, her yerinden mantık akan (her zaman olduğu gibi) bir Trevanian romanı. Beni Şibumi veya Katya'nın Yazı kadar etkilememesi romanın eksik olduğundan değil, bahsettiğim diğer iki romanın çok üst düzey olmasındandır. Kitap okumak bambaşka dünyaların kapılarını açmaksa eğer, Trevanian okumak da o dünyanın keşfedilmemiş noktalarında gezintiye çıkmaktır.