Harâbâtı görenler her biri bir hâletin söyler
Letâfet nakleder rindân zâhid sıkletin söyler
*
Ser-âgaaz eyledikçe bahse bülbül revnak-ı gülden
Bizimle gulgul-i mînâ mülün keyfiyyetin söyler
*
Tecellî neş'esin ehl-i şikem idrâk kaabil mi
Bihişt andıkça zâhid ekl ü şürbün lezzetin söyler
*
Ne hükm-i hâkim-i aklî ne zabt-ı zâbit-i şer’î
Cünûn ıklîmini geşt eyliyenler râhatın söyler
*
Miyân-ı güft ü gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
Şecâat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler
*
Muvâfıkdır yine elbet mîzâca şîve-i hikmet
Tabîbin olsa da kizbi marîzin sıhhatin söyler
*
Perîşân hâtırımda nükte-i serbeste-veş kaldı
Ne kimse hikmetin anlar ne Râgıb illetin söyler
*** (Koca) Râgıb Muhammed Paşa ***
Meyhaneleri görenler, her biri bir halinden bahsederler.
Güzelliğini, hoşluğunu anlatır rindler; zahit ağır havasından bahseder.
*
Bülbül gülün göz alıcılığından konuya yeniden girdikçe,
Şarap şişesinin şıkırtısı da bizimle şarabın verdiği neşeyi söyleşir.
*
Cenneti andıkça, zahidin aklına ancak yiyip içmekten aldığı lezzet gelir.
Tecellî neşesini midesine düşkün olanların anlaması hiç mümkün mü?
-Tecellî: (Tasavvufta) Hak nûrunun tesîriyle makbul kulların kalbinde İlâhî sırların ayân olması hâli. / Cennette Allâh'ın cemâlini makbul kullarına göstermesi.
*
Ne akıl hakiminin hükmü, ne hukuk zabitinin disiplini varmış.
Delilik ülkesini gezenler, oranın ne kadar rahat olduğunu anlatırlar.
*
Kötü huylu kimse laf arasında kelimelerin (kendisinin de işlediği) çirkin manalarını vurgular.
Çingenenin açık yürekli olanı yiğitliğini göstermek için yaptığı hırsızlıkları anlatır.
*
Hekimlik yapmanın usulü elbette mizaçlara göre davranmaktır.
Doktorun yalanı olsa da, hastanın sıhhati için söyler.
*
Karışmış zihnimdeki çözülmeyen bir mana gibi içimde kaldı.
Ne Ragıb hastalığını kimseye söyler, ne de kimse bu halinin hikmetini anlar.