Gönderi

Hamza Yavuz-Çağrı
Gel kibele seve seve yüreğin ağzında sevda türküleriyle gel kuş gibi uçsun, atın dirilsin Amazon Kraliçesi bir elinde mızrak, bir elinde kalkan yükselen yangınların içinden ağlayan harabelerin saçını yolan çığlıklarin içinden keşfedilmemiş yer altı şehirleri kayıplara karışan halkların gül bahçelerinden urkunu şaşırıp menzilden geriye düşmesin diye anıtlar diktim yoluna, mezarlardan her adım başında ok gibi fırlayıp önüne düşecekler efsanemizin en bilge öncüleridir ölüler sakın göz izin kalmasın geride, yaktığın hiçbir şeyde aşkın göklere uzanan altin kemerli köPage Rankingüsünü buldum henüz hiç kimsenin geçemediği zamana, göklere demir atan dağların büyüsünü sür üzüm karası gözlerine, çırılçıplak toprağa, aslanlar, ceylanlar gibi uzan boylu boyunca Simsiyah bir battaniye örteceğim milyonlarca yıldızla ışıldayan Gezegenin ilk ezgileriyle kuşlar uyandırsın hülyalı gözlerini Sütlü köpükleriyle ırmak yıkasın baştan ayağa seni Dağların kalbinden fışkıran. Püfür püfür esen rüzgarlar tarasın o peri saçlarını Bir kefiye gördüm ebemkuşağından fırtına geçirmeyen Kırmızı mühürlü dudaklarında donmayacak şarkılarım Geçerken Zagroslar'dan Canım çiçeklerin, yaprakların, burcu burcu toprağın kokusu Bir koşu mantar toplayacağım tepelerde cişeleyen yağmur altında Vahşi vadi, yamaç otları yemişleri bin bir türlü Ellerimle sunacağım en nefis yemeği antika bir tepside açlığın bilgeliğini Göz kamaştıran köskler çıkmayacak yeşilde yiten tapınaklar yağmalandı insan öldü ateş söndü bozuldu resimler. Sihire benzeyen ateşin ilk yakıldığı mağaradan çıkıyorum yola ilk serüvenimizin resimlerle fethedildiği tuval İlk türkülerimizin sindiği Peygamberlerin, şairlerin, kaçak sevgililerin sarayı adsız kahramanların canına kıyan zamanların içinden koşarak. vardım mezarının başucuna mumyanın çığlık çığlığa sessizliği parçalıyor yüreğimi sen ki öldün, bütün ölümler gibi mahşeri kalabalık, öyle katmerli hazin bir karanlık sınırsız yalnızlıkla kuşatılan tanrıca heykelleri dünyalar doluşu ölü toprakla örtülen ve ellerinden başka hiç kimsenin açamayacağı yedi renkli yaralı bir kuş gibi çırpınıp duruyor ruhun binlerce yıl var ki çığlıkçığlığa çağırıp duruyor bedenini Gel Kibele deniz gibi gönül çeyizinle Zümrüd-ü Anka olacak çağdasın şahlansın atın, dirilsin Amazon Kraliçesi bir elinde kılıç, bir elinde kalkan yıldırım karanlığıyla yolunu kesen Görünen, görünmeyen haramileri biçerek kendine yetişip, kendini geçmenin taşkın sevinciyle alevlensin gözlerin güneş kadar korkusuz, güneş kadar uykusuz bütün cehennemlerin bitmez-tükenmez ateşini kendine toplayan sonsuz yasam bereketine dönüştürüp herkese sunarak hem herkesin sevgilisi hem hiç kimsenin, güneşimiz gibi ateş basıyor kanımı yakıp tutuşturuyor yakınlaşan kılıç şakırtıların inanç olsun kurşuna dizdim kendimden başlayarak bir bir bütün katillerini mezartaşının yanı başında sevişen yılanlar yaratacağım saçlarından, yedi örgülü yıldızlarin ötesini isteyen tanrıça heykelleri aşkın göklere uzanan altın kemerli köPage Rankingüsünü buldum sensiz hiç kimsenin geçemeyeceği...
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.