Gönderi

Mayakovski-Herkes ve Herşey İçin
Hayır.  Olamaz.  Sevgilim, sen de mi kızdın bana?  Niçin?  Bak  geldim,  çiçek de getirdim,  ama, ama...asla bir kötülük  yapmadım sana! Solgun bir yüzle,  düştüm kaldım sendeleyerek.  Sokak döndü durdu çevremde.  Duydum kesik kesik fren seslerini.  Esiyor rüzgar  acıtıyordu yanaklarımı.  Bu denli kargaşa hiç olmamıştı. Başkentin karmaşasında  baktım çevreme  çok sert bir yüzle.  Hüzünlü,  sanki ölüm döşeğindeydim.  Yüreğim de yitik bu arada. Bir kötülük yapmıyorsun bana,  ama  ilgilenmiyorsun da benimle.  Artık  hüç umurunda değilim. Aşk!  Sen vardın usumda hep.  Yeter!  Bitirin bu aptalca oyunu.  İsterseniz  eleştirin beni,  en görkemli  serseriyim ben. Anımsar mısın?  Sırtındaki haçın altında iki büklümken  bir anlığına durdu İsa.  Onu izleyen kalabalık  bağırdı o anda gülerek:  'Yürüsene, aptal! ' dediler. Doğru!  Acımasızsın.  En zorlu gününde  bağırırsın bir zavallıya.  Rahat vermez, kargışlarsın onu.  Ama biz hazırız zaten  buna. Durumlar işte böyle! Ant içerim ki dürüst olacağım,  bir kız verin bana.  Genç  güzel bir şey olsun.  Hiçbir kötülük etmeyeceğim,  yalnızca saflığını bozacağım onun  iğneleyici sözlerimle. Göze göz! Dişe diş! Hiç aralıksız  düşündüm binlerce kez öç almayı.  Korkutun  isterseniz beni.  Suçlu ortada zaten  değil mi? Göze göz! Dişe diş! Öldürün  gömün beni.  Kurtulurum oradan,  yaparım elimden geleni.  Ama  bir köpek gibi,  geleceğim arkanızdan sizin,  saldıracağım size hep! Geceleyin birden uyanaksın.  Çünkü gürleyeceğim bet sesimle.  Hiç rahat yüzü de  vermiyorsun bana.  Kalmadı farkım  bir tutsaktan.  Ama güçlüyüm yine de ben! Boynuzları tellere takılmış  bir geyik gibiyim.  Gözlerim kan çanağına dönmüş.  Bir zavallı da olsam  dikileceğim bütün gücümle  göstereceğim herkese yüzümü. İnsan kaçamaz!  Pis,  pişman bir durumda.  Gerekirse yatar soğuk taşlarda.  Ben de çizeceğim bir dinsizin resmini  Çar'ın kapısına. Kuruyun ırmaklar, dindiremesin Çar susuzluğunu.  Onu ilençleyin!  Güneş, ışığını harcama onun için boşuna!  Binlerce yoldaşım  dışlansın alanlarda!  Ve en sonunda geldiğinde o  çağların ötesinden  üşüyerek,  anlayacak son günlerini tükettiğini.  Haydutları, kıyıcıları  kurtaramayacak onu. Gün doğuyor.  Açıldıkça açılıyor gökyüzü,  yutuyor geceyi  yavaş yavaş.  Pencereler ışıl ışıl  tavalar sımsıcak.  Dökülüyor güneş kentin üzerine. Ey kutsal öç!  Önderlik et bana  çok güçlüsün  yaşıyorsun dizelerimde.  Benim bu yüreğim,  söyleyecek sana her şeyi  tıka basa dolu o. Geleceğin insanları!  Nasılsınız?  Tanımalıyım sizi.  Buradayım,  bütün acılarımla.  Yaralarım sızlıyor...  Size bırakacağım her şeyimi  o mutlu ülkümü.
··
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.