Egzistansiyalizmin
temelinde de hayata karşı derin bir bıkkınlık, gerçek
bir nevroz vardır. Bir yazarın dediği gibi,
egzistansiyalist filozof, hayattan nefret eder ve
insanlardan tiksinir.
Sizif masalında, Anlaşmazlık'ta, Yabancı'da, cana kıyılır
veya intihar edilir. Kahramanlar marazi bir keyf duyar
cana kıymaktan. Kör bir kaderdir bu. Deniz kıyısında
yaşamak isteyen parasız bir genç kız, para elde etmek
için adam öldürür ve en küçük bir nedamet duymaz.
Sonunda intihar eder, ama öfkesinden. Egzistansiyalist
roman kahramanları bir eser yaratmak, faydalı olmak için harekete geçmezler. Eylemleri ister caniyane
olsun, ister kahramanca, var olduklarını isbat için bir
imkân, bir araç Sızif, boyuna kayayı kaldırır, bunu
yaparken kendi varlığını vurgulamaktadır. Abesmiş!
olsun. Gücünü göstermek için bir kurallar dehlizine
kapanan sanatkârın aradığı da bu buruk tatmin değil
mi? Kendilerini, hür olduklarına inandırmak için kan
ter döken bu kahramanların gözünde mühim olan tek
şey bu saçma sapan davranışlardır.