Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

170 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"Nietzsche'nin trajedisi tek kişilik bir oyundur: Sahneye çığ gibi düşen her bir perdede, yalnızlık içinde mücadele eden bu adam hep tek başınadır. Ona destek veren birileri yoktur, ona karşı koyan birileri de yoktur, o gerilimli ortamı varlığının hoşluğuyla dindiren bir kadın da yoktur yanında." Bu ilgi çekici ifadeyle giriyor Stefan Zweig kitaba. Konu Nietzsche olunca, felsefî bir inceleme beklenebilir ama fazla felsefeye karışmadan, okuması rahat, zamandan bağımsız ve Nietzsche'nin kendisine odaklı bir kitap ortaya dökülmüş. Zweig'ın biraz lirik, fazlasıyla 'güzelleme' şeklinde ama sadece Nietzsche'nin insanlığına odaklı yazdığını söyleyelim ve kitabın eşliğinde bakalım... "okul öğretmeni edasında sorulan şu sorular artık bırakılmalıdır: Nietzsche'nin amacı neydi? Nietzsche ne demek istiyordu? Hangi sistemi, hangi dünya görüşünü kurmaya çabalıyordu? Nietzsche hiçbir şey istemiyordu: Nietzsche'nin içinde hakikate yönelen olağanüstü güçlü bir tutku, kendi kendini gerçekleştirmenin keyfini yaşıyordu. Onun 'şunun için' diye bir konsepti yoktu -Nietzsche dünyayı düzeltmek veya aydınlatmak, keza dünyaya veya kendisini huzura kavuşturmak için düşünmüyor: Kendinden geçmiş düşünme coşkunluğu başlı başına bir kişisel amaç, kişisel bir keyiftir." Bu 'okul öğretmeni edasında sorulan sorular' olabilir mi? Olabilir, niye olmasın; cevaplanmaya çalışılabilir ama gördüğümüz kadarıyla Zweig'ın öyle bir gayreti yok. Yazar, Nietzsche'yi bunların tamamen dışında bir inceleme ile okurlarına sunmak istiyor. . "Kendi karanlığı tarafından zaman ve mekânın ötesine, kendi varlığının en uç sınırına itilmiş bu adam ..." Zweig'ın zaman bağlamı dışında incelediğini söylemiştik Nietzsche'yi; belki değil, kesinlikle en doğru yaklaşım bu. Kendisi o kadar öteye itmiş ki onu, zaman ve mekâna bağlı kalarak anlamaya çalışmak imkansız. Diğer türlü mümkün mü? O da pek değil ama belki birazcık. . "Sırf hakiki kalmak uğruna, sırf dürüstlüğün öncüsü olmayı kusursuz bir biçimde yerine getirmek için, kendisini fakirleştiriyor, insanlardan yoksun hâle getiriyor ve kendisinden nefret edilmesine sebep oluyor, münzevileşiyor ve mutsuzlaşıyor." Nietzsche'nin 'kendi karanlığı' da böyle açıklanıyor. Tâbi, diğer taraftan bakarsak 'kendi aydınlığı' da diyebiliriz. Nietzsche'nin "Yüksek dağda buz içinde gönüllü yaşamaktır felsefe." ifadesi de bunu açıklamıyor mu zaten? Nietzsche,   felsefe uğruna, hakikat uğruna öyle yaşamayı tercih ediyor. Tüm dünya tarihinde kaç kişi tercih edebilir öyle bir yaşam? . "İnsanın yüceliğine dair formül, amor fati. Sonsuza kadar, olanın dışında hiçbir şey istememek, ne ileriye dönük, ne de geriye dönük. Gerekli olana sadece tahammül etmek değil, hele onu gizlemek hiç değil, aksine onu sevmek." Yine sadece ona özgü bir aydınlık/karanlık. Kaç kişi kabul edebilir öyle bir inancı? Hadi diyelim ki, 'hiçbir şey istememeyi' kısmen de olsa hayat tarzı haline getirmek mümkün. Ama onu sevmek ne kadar mümkün? . "Nietzsche hep kendi başına konuşuyor, kendi başına mücadele ediyor ve kendi başına ızdırap çekiyor. Kimseyle konuşmuyor, ona cevap veren de yok. Asıl dehşet verici olan ise: kimse onu dinlemiyor." Öyle bir yalnızlık Nietzsche'ninki... Öyle bir kadere aşık. Öyle dehşet bir yaşama itiraz etmeden, tamamen kucaklayarak yaşamayı tercih ediyor. . "O karanlık doğasının ortaya çıkışı, düşünme tutkusundan kopması, gerçek özgürlük hissi Nietzsche'yi peygamberlere özgü bir karaktere dönüştürüyor ve yazgısını bir destan haline getiriyor. (...) Zihnin hava pilotu sanatsal yaratıma girer." Başka düşünürlere 'çok yüksek' , 'düşünce ustası' gibi sıfatlar kullanabiliriz ama Nietzsche, belki yanına Kierkegaard'ı da ekleyebiliriz; gerçekten onlar peygamberlere özgü karakterlere sahipler ve bu nedenle ancak kısmen anlayabilmek mümkün. . "O kendi aydınlığında yanmıştır. Nietzsche'nin çöküşü bir tür ışık ölümüdür, zihninin aniden alev alarak, kendi içinde yanarak kömürleşmesidir." Zweig da bizim 'karanlık' olarak gördüğümüz yaşama 'aydınlık' diyor artık. Üstün zekasının, zihinsel ölümüne doğru alev alıp parladığını, sonra da kendisini yaktığını görüyoruz. . "Goethe. Kaosu başta, düzeni sonda. Goethe yaşlanırken varlığıyla daha sağlam bir bağ kuruyor... Nietzsche'de ise . Daha heyecanlı, sabırsız, atılgan, devrimci, kaotik." İşte Nietzsche'nin aşık olduğu kaderinden başka bir kesit de böyle sunuluyor Zweig tarafından.
Nietzsche
NietzscheStefan Zweig · Zeplin Kitap · 20181,381 okunma
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.