Gönderi

K. bir yorumu yanıtladı.
Okumak
Okumak Ve Tüketmek-1 Hangi kitabı, neden, nasıl, ne sürede okumalıyız soruları, her birimizin zaman zaman zihninde gezinen sorulardır. Çoğumuz tam anlamıyla aç kurtlarız. Hem o kadar açız ki, elimizden gelse, sürahiden süt döker gibi, kafatasımızı açıp içine kitapları aktaracağız. Ama bu mümkün olmadığı için, biz de bari gözümüzü doyuralım diye
··
1.678 görüntüleme
Medine okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
"Ah'lar Ağacı" nı yaklaşık 1 saatte okuduğumu ve beğendiğimi söyleyen benim. Evet, itiraf ediyorum. Ama kısa zamanda okuyup etkisinden uzun süre kurtulamamıştım. Okurken notlar almıştım ve kitaba inceleme yazmak epey vaktimi alıp uğraştırmıştı ama değdi. Bir şiir kitabına öyle bir inceleme yazacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Çünkü bu kitap, hayatım boyunca okuduğum ikinci şiir kitabıydı. Yazdıklarınız bilgilendiriciydi, teşekkür ederim. Benim şikayet ettiğim konu şu; şu ana kadar gördüğüm öğretmenler sadece "okuyun" dedi. Hangi kitapları okumamız gerektiğini ve nasıl okumamız gerektiğini söylemediler. İlkokuldayken çok kitap okumak bir marifetti (!) , öğretmenimiz de bunu desteklerdi. Ama hangi kitabı okuduğumuzun, kitabın bize kattığı iyi/kötü şeylerin bir önemi yoktu. Okurken not almaya edebiyat bölümlerinde fişleme deniliyor. Not almak için üniversiteyi mi beklememiz lazım yani. İlkokuldan itibaren okurken not almaya başlamak lazım.
K. okurunun profil resmi
1 saatte okuyup beğendiğini söyleyen tek kişi değilsiniz ne yazık ki, buna defalarca denk geldim, yoksa dikkatimi çekmezdi. Zaten sizin yorumunuzu da hatırlamıyorum. :) Öğretmenler konusunda hem fikiriz. Hepsi en azından kendi okudukları kitaplardan 20 kitap önerse, biz onlardan yola çıkarak zaten doğru düzgün ve bize hitap eden kitaplara ulaşırdık. Felsefecisi, edebiyatçısı, tarihçisi neler neler önerebilirdi ama işte... Yorumunuz için teşekkür ederim. :)
5 sonraki yanıtı göster
Mert okurunun profil resmi
Öncelikle harika bir yazı, emeğiniz için teşekkür ederim. Yazınızın sonlarında bahsettiğiniz o düşünmeme ihtiyacını ben de yaşadım, 1 aya yakın kitap veya dergi okumadım. Daha önce de yaşamıştım böyle, 6 ay falan sürdüğü de olmuştu. Bu sefer kısa sürdü, çünkü pişmanlık duymamıştım. Bilinçli olarak uzaklaşıp bilinçli olarak geri dönmüştüm kitaplığıma. Böyle deyince de yanlış anlaşılmasın, kendime "şu vakit geri dönerim kitaplara-dergilere" diye bir sınır da koymamıştım. Bazen salmak gerekiyor, bu tehlikeli ama gerekiyor.
K. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, umarım faydalı olur, çünkü binlerce şey geçmişti aklımdan ne kadar aktarabildim bilmiyorum. Ben de 6 ay çekirdek kalıcak kadar uzun bir zaman kitap okuyamadım. İçimden gelmiyordu ve bu 2 sene falan sürdü. Arada şiir okuyor, ya da elime aldığım bir kitabı haftalar sonra tekrar okumaya devam ediyordum. En güzeli bazen dinlenmek. Zihnin buna ihtiyacı oluyor. Bu değerli yorumunuz için teşekkür ederim. :)
Nesrin A. okurunun profil resmi
Kimin sözüydü? 'Hızlı okuma kursuna gittim, Savaş ve Barış'ı okudum, olay Rusya'da geçiyor.' Daha yeni çizdim Sarsıntı'da diyor ki Bernhard 'Hesap makineleri; insanlar bundan fazlası değil. Hesap yapıyoruz, daha ziyade hep sayılarla düşünüyoruz.' Kitaplar da bazen kurban ediliyor bu skor tabelası için. Hem kendi zihin açlığımız var, hem de hepimiz 'gösteri dünyası'nın parçasıyız dönem itibariyle, o yüzden hızlı tüketme yolundayız çoğumuz. Çok güzel tespitleriniz. Teşekkürler güzel paylaşımınız için.
1 önceki yanıtı göster
K. okurunun profil resmi
Nesrin Hanım iki söz de tam isabet sözler olmuş. Paylaştığınız için teşekkür ederim. Hızlı okuma ancak ders çalışırken işe yarayabilir, ama kitap okurken bunu yapmak gerçekten sadece nicelik olarak etkiler. Peki zihnen ne nitelik olur? İşte kitapların hamalı olmak ama onlardan faydalanamamaktır bu.
bhmflzf okurunun profil resmi
Site için gerekli bi ileti yazdığın için çok teşekkür ederim Kübra. Aslında ego tatminide yok değil sırf profildeki sayı büyük gözüksün diye. :) Her yaşa ( beden yaşı değil akıl yaşı ) sığdırılması gereken kitaplar olduğuna inanıyorum lakin çok nadir karşılaşıyorum gerçekten belli bir okuma çizgisine kavuşmuş düzenli ve belli bir plan doğrultusunda okuyan okur sayısı yok denecek noktada. İnsanlar ellerine ne geçerse,popüler olan, arkadaş dost tavsiyesi üzerine kitap alıp okuyorlar aslında bu çok yanlış ama ülkemizde maalesef kitap okuyan sayısındaki sıkıntıdan kaynaklı kitap okusunda ne okuduğu pek mühim değil önyargısı mevcut.Bu da ister istemez okuma çizgisinden yoksun okurlar meydana getiriyor. Özeleştiri yapmam gerekirse bende çok fazla teori,inceleme...okuyorum araya daha fazla roman,öykü...serpiştirmem gerekiyor galiba. :):)
K. okurunun profil resmi
Neler okunması gerektiği konusunda bu yüzden çok örnek vermek istemedim. Çünkü bu fazla öznel bir konu. Benim bu konuda en büyük tavsiyem argo tabirle bodoslama dalmamak. :) Birçok liste mevcut, artık kitapları inceleme olanağımız da çok fazla. Bunları iyice araştırıp bir büyük liste yapmalı ve ruh halimize göre bu listeden seçim yapmalıyız. Bu noktada arada rotadan çıksam da, genelde kendi adıma okuduklarımdan memnunum. Yavaş, az ama öz gidiyorum. E-kitaplar olmasa daha da az okurdum ama onlar olmasa yerine muhtemelen dışarda polisiye okurdum. :) Ülkenin geneliyle ilgili söylenebilecek şeyler çok ama biraz daha kendi adımıza bakarsak bir kişi bir kişidir ve ben kelebek etkisine fazlasıyla inanan biri olarak, böyle bir şeyler söylemek istedim. Belki bu yazıyı okuyan herkes kendisine çeşitli sorular sorar ve en azından bir kısmı kendisine bir rota çizer. Bu da yazının amacına ulaşması demek. Değerli yorumun için teşekkür ederim. :)
Semih Doğan okurunun profil resmi
O kadar güzel ve doğru şeyler yazmışsınız ki, hangi kısmı öne çıkarsam bilemedim. Tam olarak ihtiyacımız olan bir yazı kaleme almışsınız. Gerçekten de çoğunlukla okumuyoruz; tüketiyoruz... Ayrıca okurken not almak gerçekten de en faydalı iş bana göre. Hatta ben kitap ayracı olarak kalem kullanıyorum. Okuduğum kitabı çizmekten de hiçbir zaman çekinmem. “Ah ben kitabımı çizemem” “Vah ben kitabımı karalayamam” vs. bu tür cümleler bana anlamsız geliyor. Tam tersine ben o kitabı çizerim. Hatta boş bir sayfasına notlarımı alırım. Hem bu şekilde inceleme yazmak daha kolay oluyor; hem de o kitabı yıllar sonra elinize aldığınızda size ne hissettirdiğini görebiliyorsunuz... Site için çok yararlı olduğunu gördüğüm bu yazınız vesilesiyle ben de katkı yapmak istedim. Teşekkürler.
K. okurunun profil resmi
Kitaba not almak noktasında o kadar haklısınız ki, minik minik notlar alırdım ama arkasındaki boş sayfaya bir şeyler yazmayı hiç düşünmemiştim. Sahi onlar bunun için var. Kitaplar zarar görecek düşüncesiyle çizmiyoruz belki ama düşünceler kuş olup uçtuktan sonra da o kitabın temiz kalmasının bir anlamı yok. Katkınız için teşekkürler, :)
Metin T. okurunun profil resmi
Anlamak işin en zoru. En azından ben öyle düşünüyorum. Okumak kolay yani. Ön yargı ise büyük bela. Kenara almak gerek onu. Allah muhafaza tutsak eder insancıkların bilincini. Anlamazsın ama, bir de bakarsın ki elindeki kör bir keserdir. Kör bir testereyi bile adaletli sanırsın o an. İnan öyledir. İnsancık dedik ya, onun tüyleri diken diken oldu, inanma, hala yalan söyler. Yalan insancıkları tutsak alır her daim. “Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.” diyor ya Sait Faik, o kadar acı çekiyor ki, ve sanırsın ki, uzatsan elini, dokunursun yüreğine, orası öyle. Ama sana da bana da yok faydası. Olmalı. Olsun. İsteriz biz. Okumalarımız işte bundan sonsuzdur.
K. okurunun profil resmi
Kalbinin sesini duymamıza izin veren insan şair olur, yazar olur. Kalbinin sesini duymamızı isteyen insan eline kalemi alır. Sen bizim için bir fenersin, gösterdiğin yolda da söylediğin her bir söz azık bize, en çok da bana. Sağol Metin Amcacığım..
Bu yorum görüntülenemiyor
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.