Abi sen hiç Zaza kafası yedin mi? Aman hiç yeme. Ben Zazayım. Zazaların kafası çok serttir, içine bir şey girmez," derler. Biraz da haklılar. Bendeki inat keçide yok. O inat yüzünden mi, kafan taş gibi sert çözmüş değilim. Çocukken bana "çıto" derlerdi. Kafası sert ve biraz büyük olanlara bizim buralarda "çıto" derler. Benim kafa atmam da meşhur. Ne yumruk ne tekme salt kafa kullanırdım. Neyse, kardeşimi vurmuştular. Ağlayarak yanıma geldi, kardeşimde benden 3,5 yaş küçük. "Gel, o çocuğu göster, sonra da git, " dedim. Benimle beraber kaç kuzenim geldi, öyle mahalleyi basmaya gittik. Çocuklar bir yığın. Bize "ilk darbeyi sen vur, korkarlar," dediler. Gerçekten de işe yaradı. Çocuğa üst üste üç tane kafa vurdum. Çocuğun mahalle arkadaşlarının birçoğu kaçtı; geri kalanı da dayak yedi. Neyse, kavga bitti; eve döndük. İki hafta sonra o mahalleye gittim, teyzemlere. Bir baktım ki mahallenin çocukları etrafımda çember kurdu. Biri konuşuyordu benimle, bende onu dinliyorum. Bir baktım ki burnuma bir darbe geldi. Kafamı tutup, kendimi yere attım. Vicdansızlar öyle vurdu ki, 2 hafta evden çıkamadım. Öcü mü almaz mıyım! İyileştikten iki hafta sonra tekrar o mahalleye gittim. Kimse yoktu, bir sıkıntı yaşanmadı. Asansör aşağıya doğru geliyor, çağırmama gerek yok. Asansörün içinde kim çıksın, dersin. O çocuklardan biri. İçeriye atıp asansörü 5. kata çektim, sonra da "stop" düğmesine bastım. Sonra üst üste kafa atmaya başladım. Öyle kafa attım ki, üstüm kan içinde kaldı. Çocuğu aşağıya indirip, eve doğru koştum. O günden sonra, bizim apartmanla o mahallenin çocukları birbirine düşman kesildi. Ne onlar bizim mahalleye girebiliyor ne de biz onların mahallesine. :) Bu yorumu da yaşadığım mahallenin kıraathanesinde yazıyorum. Ah, çocukluk...
Teşekkür ederim, abi. Bak, nerelere götürdün. Eksik olma. Sağ ol, abi. :)