"Sen..
Korkunun aynalarda kalmış sureti adam
Pusulasız vurgun yemiş yüreğin esir imkânsızlığında
Harabe duvarlarında örümcek ağları örülmüş gölgenin
Hangi saat başında ya da kaçında gecenin bilmem
Bir şair devrim yapmış yalnızlığına sen susarken
Ve ölümcül sözlerinle canını alırken şiirlerin
Bir veda sahnesinde daha kalmış eskiyen dünlerin
Sen..
Demir perde ardında kalmış güneşlerin yabancısı
Mühür vurduğun kalbinin uğultusu bir inilti keşkelerden
Ankara soğuğunda üşüyen ellerin olmadı hiç söylemesen de
Taçsız kral zannettiğin kibrindi seni sana mahkum eden
Mezardan fırlamış bedenlerde ararken aşkın çığlıklarını
Kör olmuş yüreğinden esip geçmiş bir yağmuru
Pervasız şehirlerin yorgunluğunda iklimler
Yolcusu olmayan bir trende bekleyip durmuş seni
İdam sehpasına sürgün ettiğin hüzünlü şairler.."