Sistem kurulmuştu. Gerçeklik böyle belirleniyordu artık. Çıkar ilişkilerinin, beklentilerin, her tür birbirini gözetme zorunluluklarının sonucunda dolaşıma girmiş her söz, her değerlendirme, her övgü, suda yayılan halkalar gibi yayılarak “gerçek”i belirleyecekti. Gerçeğin ne olduğu değil, nasıl belirlendiği önemliydi artık.