Öncelikle bu kitaba bir puan vermek bana mantıklı gelmedi çünkü yazılan satırlar bizler okuyalım, beğenelim diye yazılmamıştır.
Cemal Süreya'ya Mektuplar kitabı 1992 yılında ilk basımını yapmış ve bundan tam 26 yıl sonra ikinci basımını yapmıştır. Mektupların içerikleri -bu cümleyi kurmak o kadar garip geliyor ki kişilerin özelini okumuş onunla da yetinmemiş içeriği hakkında bir yazı yazıyorum- iki dostun fikir alışverişlerinin, başka yazarlar hakkındaki düşüncelerinin de yer aldığı fakat çoğunlukla bir dergide basılacak olan Ahmed Arif'in yazdığı bir yazının yazım ve yayınlama süreci hakkındadır.
Kitabın önsözü Ahmed Arif'in "Hasretinden Prangalar Eskittim" kitabının önsözü olmasını istediği fakat bazı engeller yüzünden kitabında yer veremediği Fikret Otyam'ın Ahmed Arif'in kişiliğini anlatan yazısıdır.
Ahmed Arif'in Leylim Leylim'ini okurken de Cemal Süreya'ya Mektupları okurken de hep düşünmüşümdür benim birine yazdığım mektuplar başkaları tarafından okunsun ister miydim diye? Cevap koca bir hayır oluyor. Mektubu bırakın birine yazdığım kısa bir notun bile bir başkası tarafından okunmasını istemem. Oysa Ahmed Arif'in bir seçim şansı olmadı. Kimse ister mi istemez mi diye sormadı. Mektuplar yayınlandı ve bakalım bunu okuyunca Ahmed Arif hakkında öğrenebileceğim ne olacak diyen meraklı binlerce okurun eline geçti.
Leylim Leylim'in girişinde okuduğum şu cümle kitaba başlarken de aklımdaydı. "Mektup, mektubu yazan ve gönderen ile mektubu alan ve okuyan arasındaki gizlidir.Bu iki kişinin arasındaki giz silinemeyecek/değiştirilemeyecek bir biçimde kağıda aktarılmış, söz uçamayıp çakılı kalmıştır."
Bu saygısızlığımızı affet be Ahmed Arif.