Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
Oscar Wilde, yaşadığı çağda değeri bilinmeyen ve sonradan anlaşılan bir diğer önemli yazar. Tıpkı bu durum gibi bende onun kitabını bugüne kadar ne biliyor ne de duyuyordum. Kitaba geçmeden önce yazar hakkında birkaç bilgi vereyim. Oscar Wilde kısa yaşamında yazdığı tek roman Dorian Gray'in Portresidir. Kendisi ayrıca estetikçiliğin mucidi olmasada estetikçilik dediğimizde ilk onun adı gelir aklımıza. Sanat sanat içindir diyen arkadaş budur işte. Ona göre sanatın bi işlevi yoktur, sanat sadece zevk almak veya tatmak için kullanılan bi araçtır. Ne politika, ne etik, ne ahlak... Sanatı sadece yaşattığı güzellikler için kullanırız, der kendileri. Tıpkı bu düşünceleri gibi Dorian Gray'in Portresi'nde de olaylar böyledir. Sanırım Faustus'tan sonra böyle hayran kaldığım ilk kitap, benim için büyük bir değeri var. Kitabı ayrıca Hulusi Kentmen'in sesinden YouTube üzerinde Sesli Tiyatro olarak dinleyebilir, daha da tatlı hale getirebilirsiniz. En genel haliyle kitap sanatın ölümsüzlüğünü anlatır, ama bu sefer olay farklıdır. Portresi Basil adında bir sanatçı tarafından yapılmış olan genç Dorian bir dilek diler, dileğinde portresiyle yer değiştirmesini ister. Çünkü bilir ki Lord Henry'nin de söylediği gibi, yaşamın en önemli zamanı gençliğidir insanın, ne zamanki alnında hayatın acı kırışıkları gelirse, o zaman pişman olursun. Bu yüzden Dorian keşke portrenin yaşlanıp kendisinin hep aynı kalmasını ister. Aynı zamanda Lord Henry ona göre bir daha ve filozoftur. Bu size değişkenlik gösterebilir çünkü Lord Henry çok konuşur, bazen boş konuşur bu yüzden eleştiririz.Neyse Dorian'ın istediği de olur fakat bundan hep korku duyar. Portre gittikçe yaşlanmakta ve ayrıca Dorian'ın yaptığı kötülükleri yansıtmaktadır. Bundan kurtulması için portreden kurtulması gerektiğini çok çok sonra fark eder. Fakat sorun aslında kendisidir Dorian'ın. Bu yüzden portreyi bıçaklamayı düşünür, ama eğer bu vicdanın kurtulmak istiyorsa portreyi değil, kendini yok etmeli insan, öyle de olur. Çünkü romanda Dorian başta zarif, herkesin taptığı bir tanrı gibi olan genç yakışıklı, centilmen bir adam iken - fark ettiyseniz onu sadece güzelliğiyle tasvir ediyoruz- etrafındakilerin onu kibirlendirmesi onun hatalar yapmasına yol açar. Önce aşık olur ve o kadına kötü davranıp onun intiharına sebep olur ve bundan pekte pişmanlık duymaz. Sonrasında en yakın arkadaşı ve portresinin sahibi olan Basil'i bıçaklayarak öldürür ve bundan da pek suçlu hissetmeyip onu ortadan kaldırır. Yıllar geçer güzelliği hep aynıdır, her yaştan sevgilisi olur ve hala Lord Henry'i dinlemektedir. Portre gittikçe onu çıldırtır ve bir noktada Dorian'ın sonunu getirir, yada kibir mi demeliydim ?
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Yabancı Yayınları · 201772,8bin okunma
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.