Gönderi

192 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Ülkemizin ünlü yazarı ve yerbilimcimiz Prof. Dr. A. M. Celal Şengör’ün titizlikle hazırladığı, Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması eseri onu tanımak isteyen ve eğitim sistemine yapmış olduğu altın hizmetlerini öğrenmek için faydalı bir kaynak olmuş. Kitabı okurken Hasan Ali Yücel’in bugün bile güncel olan kültür hizmetinin yanı sıra, unutulan bir değer olarak kalması insanı burkuyor. Kitabı okumaya başladığınızda, yazılan bir çok önsöz bile içinizde bir şeyleri kırmaya yetiyor. Hasan Ali’nin kendisi liberal ve demokrat birisiydi ama zamanında komünistlikle suçlandı. Şüphesiz bunda Türkiye’nin o dönemdeki güttüğü politik davranışla ilgiliydi. İsmet İnönü nazizmin ve faşizmin önlenmesi için Amerikan başkanı Roosevelt gibi Rusya’ya yakınlık göstermeyi politik bir gereklilik olarak görüyordu. Yücel’de bu davranışı yerinde bulmuştu. Bunun haricinde Hasan Ali Yücel’i, mental, özgürlükçü bir gözlemci, seçkin bir ozan, örnek bir eğitimci, gerçekçi bir devlet adamı olarak yorumlayan Celal Şengör, 1997 yılında UNESCO kendisini saygı ile anılması kararını almış ve Türk aydınları tarafından başarıyla yerine getirildiğini dile getirmiştir. Atatürk’ün başlattığı eğitimi güçlendirme çabalarının hiç sekteye uğramadığı 1939-1946 dönemi Hasan Ali’nin bakanlık yaptığı dönemde meydana gelmişti. Ve istifaya zorlanıp bakanlıktan uzaklaştırılması da İsmet İnönü’nün kararıyla olmuştu. Sebep olarak ise bu adım isteyerek atılmamış, milletin emniyetini tehdit edecek olayların ve devletin bekasını düşünerek büyük bir hassasiyetle verilmiştir! Türk Aydınlanma hareketi o tarihlerden sonra tabir-i caizse rölantiye alınmıştır. Bu olayın nedenleri konusunda çok şey çizilip yazılabilir. Nerede güzel gelişmeye bir oluşum varsa, insanların bunu mutlaka yok etme arzuları sanırım tarihte her olayda karşımıza çıkabilir. Geçmiş ile günümüz, bir su damlasının diğerine benzediği derecede birbirlerine benzerler. Hasan Ali insansever ve alçakgönüllü bir eğitimci olup, canlı bir kişiliğe sahip olmasına rağmen yalnız bir insandı. Hayatı boyunca kalemi, kağıdı ve kitaplarını hiç yanından ayırmadı. Kendi fikirleriyle yoğrulup, içindeki parlak düşüncelerinin alevini paylaşacak doygun çıralar bulamayınca alevi gene kendi kabuğu içine saklayan insanlardandı. Felsefeyle ilgilenir, bilimle haşır neşirdi, tarih ummanıyla ilgili bir çok çalışmayı yürütürdü. Akıllı, yenilikçi, çağdaş bir neferdi. Mustafa Kemal Atatürk ile hiçbir zaman arkadaşlık edememiş olmasına rağmen, Onun ilkeleri ve eğitim öğretim perspektifi neredeyse Ulu Önderle birebir örtüşüyordu. Öyle ki tek bir defa omuz omuza gelmek bir kez nasip olmuştu. TBMM’de Atatürk’ün naaşını taşımak üzere, 12 milletvekilinden birisi olacaktı. Bununla ilgili Ata’ya yazdığı hislerini mutlaka okumalısınız. Gerçekten çok içten bir üzüntüydü. “Taşı!... Taşı O’nu…Bir cihan götürüyorsun. Cihanlar yaratan bir insan götürüyorsun. Korkma, ezilmezsin. O kendini ezilmeden taşıtmak için sana kendi kudretinden vermiştir…” Kitapta bilimsel akademik karşılaştırmalara çokça yer verilmiş. Tarihteki aydınlanma filozoflarından, bilim adamlarından, yazarlardan bahsediliyor. Konudan bazen koptuğum hissini yaşasam da anlam bütünlüğü çerçevesinde pek bozulma olmadığını söyleyebilirim. Şengör yararlandığı kaynakların listesini de okuyucusuyla uzun uzun paylaşmayı ihmal etmemiş. Yaşamında felsefeciliği, sanatkarlığı, bilim adamlığını, eğitimciliği, Milli Eğitim ve Kültür bakanlığını, gazeteciliği yapabilmesi takdire şayan olmakla birlikte, Coğrafyamızda bir zamanlar Onun gibi bir değerin nefes alıp verdiğini bilmek, kendi ışığını başkalarına hesapsızca dağıtmasını hayranlıkla okudum. Okuduğumuz dünyaca ünlü yazarların eserlerini Onun sayesinde kitlelerin bugünkü okuma alışkanlıklarını bile etkilediğini düşünüyorum. Sonsöz olarak kesinlikle Celal Şengör ile hemfikir olduğum acı ama gerçek bir realiteyi paylaşmak istiyorum. İdollerini Yiyen Türkiye adlı Bilim Teknik dergisinde yayımlanan makalesinde dem vurduğu gibi; “Ne Milli Eğitim ve Kültür bakanlıklarının önünde Hasan Ali Yücel’in, ne de İstanbul Üniversitesi’nin önünde Fuad Köprülü’nün heykelleri yükselir bu garip ülkede… En az altı yüzyılı birey olarak değil de kul olarak geçirmiş, yaptıklarını kendi keyfi için değil, sahibinin beğenisi için yapmış bir toplum, işte böyle kişinin yaptıklarıyla övünmeyi değil, sahibinin gözüne girme yarışında kendi dışında her yapılanı yermeyi huy edinir… Ulusumuzun ihtiyacı olan büyük idollerdir, cep sultanları şeklindeki liderler değil.” Ayrıca biyografisi hakkında daha ayrıntılı bilgi için meb.gov.tr/meb/hasanali/ha... adresinden de faydalanabilirsiniz. Kitaplarla aydınlanmanız dileğiyle.
Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması
Hasan Ali Yücel ve Türk AydınlanmasıCelal Şengör · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015961 okunma
··
256 views
Ayşe* okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş kaleminize sağlık.
Aurora okurunun profil resmi
Teşekkürler Ayşe hanım.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.