Gönderi

... gerçi kendi deneyimlerimden "kralların oyunu"nun gizemli çekiciliğini biliyordum; insanoğlunun düşünüp bulduğu oyunlar arasında, rastlantının her türlü despotluğuna karşı koyan ve zafer kupalarını yalnızca akla ya da daha çok tinsel yeteneğin belirli bir biçimine veren tek oyun. ama satranca oyun demekle, haksız bir kısıtlama yapmış olmuyor mu insan? satranç aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi, yerle gök arasında süzülen muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasında gidip gelmiyor mu, bütün karşıt çiftlerin bir kerelik bileşimi değil mi? hem çok eski hem de yepyeni, düzeneği hem mekanik hem de hayal gücüne bağlı, hem sabit geometrik bir alanla sınırlı hem de bileşimleri sınırsız, hem sürekli gelişen hem de kısır, hiçbir şeye götürmeyen bir bir düşünme, hiçbir şeyi hesaplamayan bir matematik, yapıtları olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlığıyla tüm kitap ve yapıtlardan daha dayanıklı olduğu su götürmez, bütün halklara ve bütün zamanlara ait olan tek oyun; can sıkıntısını öldürmesi, zihni açması, ruhu canlandırması için tanrı'nın onu yeryüzüne gönderdiğini kimse bilmez. başlangıcı ve sonu nerededir?
··
60 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.