Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

792 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
28 YIL SÜREN SEYAHATLER ve SEYYAH İLE İLGİLİ BİR İNCELEME
700 yıllık İbn Battûta Seyahatnamesi’ni bu güne kadar okumamış olmayı hep bir eksiklik olarak gördüm. İbn Battuta’nın yaşadığı dönemle ilgili pek çok kitap okusam da İbn Battûta Seyahatnamesi'nin yerini hiçbir kaynağın doldurmayacağı aşikar. Eseri okuyunca bu kanaatim daha da pekişti. İbn Battuta kadar, eseri çeviren A. Sait Aykut’da teşekkürü hak ediyor galiba. Zira onun 51 sayfa ve 525 maddeden oluşan dip notları olmasa, eser bu kadar anlaşılır olmazdı. İbn Battûta’nın da gittiği her yerde, bitki ve canlı türlerinden, gelenek göreneklere, coğrafyadan, su kaynaklarına kadar gördüğü her şeyi, en ince ayrıntısına kadar abartmadan yazması, seyyahın en takdir edilecek yönü olsa gerek. İbn Battûta’nın sabrı, azmi ve tabi eserinin her türlü takdirin üzerinde olduğunu tartışmaya bile gerek görmüyorum. Fakat İbn Battuta eserinde kendinden de çokça bahsettiği için, bu kitabı okuyanların ister istemez Battûta’dan da bahsetmelerinin bir hak olduğunu düşünüyorum. Seyahatin günümüzden yüzlerce kat daha zor, hatta imkânsız olduğu bir dönemde Battûta 28 yıl süren bu seyahatleri nasıl başardı? Eseri okuduğumuzda görüyoruz ki, Battûta kadın, para, pul, yiyecek içeceğe karşı son derece doyumsuz. Hatta bunlar konusunda yüz kızartıcı davranışlarda bulunabildiği gibi, ahlak anlayışı da en azından benim kabul edebileceğim türden değil. Zira Battûta gittiği her yerin hakanına-sultanına uğruyor ve onlardan başta kadın olmak üzere para, pul, at, deve, kumaş gibi, gördüğü her şeyden kendisine, pek çok verilmesini umuyor. Verilmezse de ısrarla istiyor, hatta vermeyenleri “gittiğim yerlerde seni kötü anlatırım” diye tehdit ediyor. Verecek hiçbir şeyi olmayan dervişlerden, şeyhlerden ise sırtındaki feraceyi ve başındaki takkeyi alıp onları yamalı elbiseyle bırakabiliyor. Fakat bütün bunlar bir dereceye kadar kabul edilebilir olsa bile, onun her gittiği yerde sayısız kadınla birlikte olması, onlardan çocuklar edinip, sonra da “kader onları ne yaptı bilmiyorum” diyecek kadar umursamaması, benim kabul edebileceğim ve anlayabileceğim bir durum hiç değil. İstanbul’a gelip kiliselerde gördüğü ve kendini dine adamış rahibelerin bakirelikleri ile ilgilenmesi, kendine hediye edilen cariyelerde her birliktelikten sonra yeniden bakire olmalarını beklemesi, nikahlı eşi yanındayken, 70 gün kalacağı belli olduğu bir yerde kendisine hediye edilen iki cariye ile birlikte olması, kendisine verileni değil, “hayır ben şu cariyeyi isterim” diyecek kadar yüzsüzleşmesi, ona hediye edilen evli bir cariyeyi kocasının vermek istememesine rağmen onunla yatması, sonra da, “na mahrem kadınlarla konuşuyor-namaz kılmıyor” diye insanları günahkâr kabul etmesi, ne yazık ki, bana günümüz “dindar"larını hatırlattı ve üzdü. Ayrıca kitabı okuyunca görüyoruz ki, günümüzde olduğu gibi, 700 yıl önce de İslam Coğrafyasında cehaletin, zulmün, zalimliğin, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, vahşetin bir sınırı yok. Kitabın hiç mi eleştirilecek yanı yok? Olmaz olur mu? Elbette var: Dipnotların, sayfa altlarına değil de, kitabın sonuna koyulmuş olması, eseri okumayı işkenceye dönüştürüyor maalesef ama buna rağmen kitap o kadar sürükleyiciydi ki, 792 sayfa nasıl bitti anlayamadım. İyi okumalar.
İbn Battuta Seyahatnamesi
İbn Battuta Seyahatnamesiİbn Battuta · Yapı Kredi Yayınları · 2020444 okunma
·
179 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.