Bir akşamüstü öylece dolanıyordum. Çeteyle aram ne iyi, ne de kötüydü. Onlan kızdıran son davranışımı unutmalarını bekliyordum. Yapabileceğim başka bir şey yoktu. Beyaz hava ve bekleyiş. Hiçbir şey yapmadan dolanmak canımı sıkmıştı, tepeyi çıkıp Washington Bulvarı'na, sonra doğudaki sinemaya, ordan da tekrar Batı Adams Bulvarı'na yürümeye karar verdim. Kilisenin önünden de geçerdim belki. Yürümeye başladım. Derken Eddie'nin sesini duydum:
"Hey, Henry, buraya gel!"