Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

292 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Okudum ve bitti. Ama kitap değil sadece Tarık Tufan kitapları da bitti. Öylece kaldık ortada. Bütün kitapları elimde artık bakıp bakıp dururum. Belki tekrar baştan okurum bazı kitaplarını belli mi olur. Şanzelize, Şanzelize diye tutturuyordum bu da bitti işte. Daha Tarık Tufan'ı hiç okumazken bu kitabı hakkında birşeyler okumuştum öyle olunca da yazarı tanımadan bir fikir oluşuyor kafanda, öyle ki çoknda güzel değildi bu yazılanlar. Biraz farklı yazdığını söylüyorlardı bu kitabında, şimdi düşünüyorum bence de öyle, biraz yavan son ile karşılaşıyoruz kitapta. Kitap çok güzel aslında, 3 günde bitirdim hatta bayram olmasaydı siz diyin 1 gün, ben diyim 2 günde bitirirdim. Çünkü Tarık Tufan cümleleri işte, içine sizi bir sokuyor isterse dünyanın en olağan şeyini anlatsın "vay be" diyorsunuz "adam ne yaşamış ama". Sonra olağan bir şey düşünüyorsunuz yazar hakkında "abi sen ne yaşıyorsun ya" sonra aklınıza söyleşisi geliyor ve şöyle oluyor "oysa ki o kadar da eğlenceli ve sempatik bir adam ama ikizler burcu işte iki kişilik olayında birini yaşarken birini yazıyor demek ki" diyorsunuz. Anlaşıyoruz bir şekilde biz Tarık Tufan'la. Bazen kitap sonlarında beni şaşırtarak, bazen ince bir ruhla, bazen sonu gelmemiş cümlelerle.. Kitapta asıl tema o kadar olağan ki, bilin bakalım ne: Aşk pek tabii. Fakat ben galiba en çok bu huyunu seviyorum Tarık Tufan'ın; bir erkeğin bir kadına olan aşkını öyle güzel anlatıyor ki hayran kalıyorum, aslında bir kadını öyle güzel anlatıyor ki ona hayran kalıyorum. Fakat kitap bu işte bazen hayatta olmaz dediğiniz burada olur, bazen de hayatta da oluyormuş dediğiniz şeyler kitapta olmaz. Ama burada her ikisi de var. Neden görülmesin ki çünkü: lafın gereği âlimden zalim çıktığı.. Hadi karakterlerden biraz bahsedelim: Ana karakterimiz var ama ismi yok ben bir isim düşündüm ona Ahmet veya Furkan olabilir, sonra şeyh bir baba var o yüzden de Ahmet veya Furkan diye düşündüm çocuğun ismini, öyle olmasa belki Deniz koyardım ismini ama Deniz sonraki ismi olurdu. Evet karakterimizin iki hayatı var, neyse, kitabın başlarında vefat eden bir anne var, onun sonrasında çocuğun hayatını 180° döndüren, âşık olunan bir kız var, Eda.. Yeter mi, yetmeyebilir... Rüstem var, Şanzelize Düğün Salonu'nda çalışıyor, Nurhan var oraya kendi düğününe geliyor ama düğüne katılmıyor, Savaş var Eda da ona âşık mesela, Baki Semih var unutmak çok büyük olur bu abimize derken var da var. Kişi olunca olay da baya bir oluyor anlayacağınız ama iyi ki oluyor, keşkebiraz daha yazsa da biraz daha okusam diyorum her seferinde. Sadece bir son yok bu kitapta, ama olmasın, bazı kitaplar da böyle bitsin ne olacak ki, her kitap okuyucusu ile karşılaştığında yeni bir kitaba dönüşmez mi zaten. Tarık Tufan okunulacaksa cümleleri için okunur çünkü o tam olarak abi gibi bir abidir. :) "Kitap şeyh bir babanın dünya vadilerinin en sert rüzgarlarına kapılmış, devran dönen evladını anlatmış kitabında... Annesini yeni kaybetmiş, hayatında ilk kez bir kıza vurulmuş, ne annesine ne de sevdiceğine bir türlü varamamış bir gencin, hazan yaprağı misali bir vadiden diğerine savruluşunun öyküsü bu. Pervane gibi yanan, teyyare gibi dönen bir genç." kitabı, Sibel Eraslan'a ait bu sözlerle rahatla anlatırım ve sonra da kitapta sıkça geçen şu cümleyi yazarım: "Olan olmuştur,olacak olan da olmuştur." Veya şu alıntıyı da paylaşabilirim: "Bu dünyada hiçbir düşmanım yok, çünkü en çetin kavgaları kendi içimde yaşıyorum. kendim varken bana zarar vermesi muhtemel bir başkasına ihtiyacım yok." Bence siz her hâlükarda okuyun en iyisi.
Şanzelize Düğün Salonu
Şanzelize Düğün SalonuTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20156,2bin okunma
··
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.