Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

6/10 puan verdi
1-Umberto Eco’nun şüphesiz belli bir tarih bilinciyle kalem aldığı bu romanı, bir roman geçekliğiyle/kurmaca yönüyle oldukça dikkat çeken yapıtları arasındadır. Esrarengiz cinayetler, bitki uzmanlarının hazırladıkları zehir, şeytana ruhunu satma ve büyü yapma aracı olarak kullanılan kedi figürü gibi romanda sıradışı birçok kişi ve konu yer alır. Roman, yedi gün boyunca ölen kişilerin katilinin peşinden giderken, romanda tek odak nokta bu katilin aranması değildir. Çünkü romanın manastırdan, kitaplardan, rahiplerin dünyasından ve büyülerden oluşan çok yönlü yapısı, sunduğu postmodern atmosfer ile romanda bir kaosun hakim olduğunu gösterir niteliktedir. Roman, konu bakımından geniş bir alana yayılırken, zaman bakımından yedi günü kapsamaktadır. Ancak bu yedi günde Eco, oldukça zengin bir konu yelpazesi ile okurun karşısına çıkar. Anlatıcı olarak seçilen Adso adındaki figür de yer yer her şeyi bilen yer yer de sınırlı bir bakış açısına sahip olan bir anlatıcı pozisyonu ile oldukça dikkat çekicidir. Romanın kurgusunda anlatıcının ağırlığı, okurla sürekli diyaloğa girme çabası ve okuru önceden bilgilendirme isteği ile somutlaşır ve o, bu tutumuyla romanın bazı kesitlerinde de okuru çelişkiye düşürür. Okur, kurmaca dünyaya anlatıcının müdahaleleri ile birçok noktada dahil olur. Anlatıcının aktarma/anlatım biçimi de bu bağlamda romanın kurmaca yönünü ortaya çıkarmak için belirleyici bir rol oynar. Romanın içerisinde kullanılan başka metinler de yine romanın hem kurmaca yönüne hem de metinlerarasılık kuramına işaret etmesinden dolayı postmodern havasına bir katkı sağlar. Eco, bu romanda tarihsel bir dönemi kurmaca bir dünya ile birleştirir. Yazarın niyetinin bir tarihsel dönemi aydınlatmak olmadığını söylemek mümkündür. Çünkü yazarın romanı kendi isteğine göre şekillendirdiği ve belirli bir dönemi öğretme/tanıtma amacı güdmediği romandan hareketle saptanabilir. Romandaki kaos ortamı romanın postmodern yönünü güçlendirir. Bir serüvene odaklanılmasına izin vermeyen roman, hem yapboz şekliyle hem de kesin çizgilerden uzak görüntüsüyle aslında Eco tarzını somutlaştırır. 2-Kitabın ilk 40-45 sayfasında çok zorlandım. Bu kısmı sıkılmadan okuyabilen kitabı da bitirebilir diye düşünüyorum. Hristiyanlık ve Orta çağa bir merakınız yoksa bazı kısımlar sıkıcı gelebilir. Ama cinayet araştırmaları ve kütüphane gizemi bahisleri merak uyandırıcı geldi bana. Skolastik düşünceyi kütüphanenin korumasıyla sürdürebileceğini düşünen manastır rahiplerine karşın, Rahip William'ın bile bu düşünce disiplinine itirazı, kilise baskısına başkaldırının önemli bir simgesi olmuş. Bunu da kral, imparator gibi kavramlar yerine bir rahiple yapması ayrı bir ironi. Yazarın ustalığına diyecek yok ancak bazı yerlerde cümleyi öylesine uzatmış ki, cümlenin başını unutabiliyorsunuz. Bir yerde bizim kutsal kitabımız olan Kuranı Kerime sapık kitap demesi biraz tuhaf olmuş. Kitapta polisiye türünü şahane işlemiş. Mesela bazı filmlerde bir konu aydınlatılmaya çalışıldığında olayların bazı yerleri ekrana verilmez saklanır. Daha sonra olay aydınlatılınca ekrana gelmeyen bazı şeyler ekrana gelir ve o olay aydınlatılmış olur. Tam o noktalarda zaten olay aydınlığa kavuşmuştur. Ama bu kitapta cinayetlerde herhangi bir iz, imge, işaret, ipucunu saklamamış aksine vermiş ve okuyucunun da akıl yürütmesini istemiş. Bu bakımdan polisiye türünde okunacak çok iyi kitap desek kimse itiraz etmez heralde. 1- Bir araştırma dergisinden alıntıdır. 2- Kendi yorumumdur.
Gülün Adı
Gülün AdıUmberto Eco · Can Yayınları · 202012,5bin okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.