Eco'nun okuru bilgiye yönlendiren, araştırmaya iten, kitabı bitirip kenara koyunca bile üzerinde düşündüren eseri...
Kitabın kurgusu her ne kadar William isimli zeki bir rahip ve onun yardımcısı Adso'nun geçici olarak gittikleri bir manastirda esrarengiz cinayetleri cözmeleri ile başlasa da; sonraki sayfalarda polisiye bir roman olmaktan, ortaçağda imparatorluk ve kilise arasındaki güç savaşlarını, papa ve papaya bağlılık göstermeyen Hristiyan tarikatlarının kendi arasındaki çatışma ve ayrılıkları, sapkinlıklarını, hırslarını, kibirlerini anlatan tarihi bir kült roman halini alıyor. Adso'nun dilinden yazılan roman aynı zamanda bir anı-roman özelliği de taşıyor.
Eco'nun müthiş kelime dağarcığı ile detaylı betimleme sanatını Gülün Adı'nda da ortaya koymuş. Kitap yedi bölüme bölünmüş , olaydan kopmadan bir sonraki bölümde her şey biraz daha gizem alarak devam ediyor.Okuyucuyu buyuk bir merakla olayların içine çeken , karakterleri ve ideolojileri farklı roman kahramanlarını Okuyucuyu rahatsız etmeden entegre etmeyi başaran, okuyucunun zihnini harekete geçirirken farklı hazları yaşatan bir eser.
Eco kitabın son sayfalarında bir roman yazmanin inceliklerine ve kitabı yazarken başvurduğu kaynaklara, olayların tutarlı olması açısından yaptığı araştırmalara yer vermiş ki ; kendi deyimiyle "Bir roman yazmak istediği için roman yazmak" isteyenlere de küçük bir kaynak oluşturmuş.
Benim için okuması heyecan ve merak verici, yeni bilgilere ulaşmamı sağlamış, her bağlamda katkısı yadsınamaz bir eser oldu ve kütüphanemde bir yerinin olmasından mutluyum...