Nedense deli diye isimlendirilen kimselere ve delilikle ilgili kitaplara hep ilgi duymuşumdur. Erasmus'un "Deliliğe Övgü", Michel Foucault'un "Deliliğin Tarihi" gibi pek çok delice kitaplara. Ve elbette Halil Cibran'ın "Meczup"...
Halil Cibran tabir-i caizse ki bir beis görmüyorum; mistisizmin ve sembolizmin peygamberidir. Ruhu sanki göç etmiş de deliliğin bedeninde yeniden hayat bulmuş gibi.
Meczup kitabı hacim olarak kısa olmasına rağmen binlerce yıldır süregelen hayatın sanki ciltler dolusu kitaplarından damıtılmış gibi derin anlamlara, cümlelere sahip.
Hakikatin peşinden dört nala koşan ve hürriyetin bağrına yuvarlanan, maskelerinden arınmış bir delinin ironilerine yer verir kitap.
Bizleri ruh göçüne / gerçek benliğe hicrete zorluyor.