İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 20. kitap oldu. Daha önce Rus bilimkurgu yazarlarından Arkadi ve Boris Ştrugatski kardeşleri okumuştum; ancak diğer bilimkurgu yazarlarına oranla dillerini biraz daha yavan bulmuş ve pek beğenmemiştim. Aleksandr Balyaev de bir Rus bilimkurgu yazarı olmasına karşın Ştrugatski kardeşlerden daha iyi bir dile sahip olduğunu söyleyebilirim. Zaten kendisine Sovyetler Birliği'nin Jules Verne'i deniliyormuş ve böyle bir övgü bence yazar için ömrü boyunca yetecek bir övgü olmuştur.
Su Adamı, bir bilimkurgu eseri olmasına rağmen içerisinde bilim öğesine bir hayli az yer verilmiş. Hatta kitabın sonlarına kadar fantastik bir kitap okuyormuş gibi hissettim. Ancak kitabın sonlarına doğru biyoloji ve evrim gibi bilimsel konuların devreye girmesiyle yazarın kurgusu tam manasıyla bilimkurguya dönüşüverdi. Yine bir oranlama yapmak gerekirse, bilim %20 - kurgu %80 gibi bir oran ortaya koyabilirim. Bu da demektir ki, Su Adamı bilimkurguya ilk adımı atacak ve bilimle pek içli dışlı olmayan okurlar için başarılı bir ilk adım olabilecektir.
Her ne kadar kitabın ana kahramanı İhtiandr isimli bir balık adam (hem balık hem insan) gibi görünse de bence İhtiandr'ın yaratıcısı Doktor Salvator kitabın esas kahramanıdır. Zira Salvator isimli cerrah, hayvanlar ve insanlar üzerinde deneyler yapıyor ve onlardan yepyeni türler ortaya çıkarıyor. Mesela iki farklı türdeki hayvanı cerrahi müdahale ile bambaşka bir türe dönüştürüyor ve bambaşka türdeki o yeni hayvan diğer iki türden de daha mükemmel bir hale geliyor.
Salvator'a göre insan da mükemmel bir yaratık değildir ve yapılacak bilimsel deneylerle daha iyi bir hale getirilebilir. Kitapta bunu başarıyor da. Hatta Salvator'un en büyük eseri, (ustalık eseri de diyebiliriz) balık-adam İhtiandr'ın ta kendisi. İhtiandr'a genç bir köpekbalığının solungaçlarını transplante ediyor ve böylece İhtiandr hem karada hem de suda yaşama olanağına kavuşuyor. Bu noktada, Salvator'un adeta bir yaratıcı gibi hareket ettiğini de eklemem gerekir.
Konuya gelirsek, Su Adamı, doktor Salvator tarafından üzerinde yapılan bir takım ilginç deneyler sonucunda solungaçlara sahip hale getirilen ve okyanusta yaşayabilen insan-balık karışımı bir canlının(İhtiandr) başından geçenleri anlatıyor. Arjantin'de Bounes Aires yakınlarında okyanusta yaşayan bu yaratık birçok kez çevredeki balıkçılara görünerek onları korkutuyor ve halk tarafından artık "Deniz Şeytanı" olarak adlandırılmaya başlıyor. Zamanla balıkçılar tarafından Deniz Şeytanı'nın yakalanması ve deniz altındaki en değerli incilerin çıkarılabilmesi amacıyla kullanılması fikri, denizcilerin aklına iyice yerleşiyor ve bir takım garip olaylar silsilesi başlamış oluyor...
Kitapta yazar evrim teorisine de sıkça değiniyor ve tüm insanların ortak bir atadan geldiğini, aslında kökenimizin su olduğunu söyleyerek insanın doğasını kitabın merkezine koyuyor. Biyoloji bilimini merkezine alan kurgular okumak isteyen okurların kesinlikle okuması gereken bilimkurgu kitabı bu kitap.
“Eğer insan suda yaşayabiliyor olsaydı, okyanus hakkındaki, onun derinlikleri hakkındaki bilgimiz devasa adımlarla çoğalırdı. Deniz bizim için insanlıktan kurbanlar isteyen korkunç bir güç olmaktan çıkardı. Artık boğularak ölenlerimiz için ağıtlar yakmazdık.”