Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mehmet Mustafa Üftadeoğlu değerlendirmesi
Mehmet Mustafa Üftadeoğlu 4 saat · RÜYA KAYITLARI Mustafa Uysal Kardeşim, son kitabı “Rüya Kayıtları”nı bana imzaladı. Okurken kendimi rüyada gibi hissettim. Tatlı bir rüya ahengiyle kitabı okudum. Onun kelimeleri ne kadar titiz seçtiğini anlamak güç değil. Kelime seçimleri, cümle kuruluşlarındaki özen kitabı okurken hiçbir yerde takılmadan okumanızı sağlıyor. Kimse sizi rüyanızda rahatsız etmiyor daha doğrusu. Kitapta bir de bir ritim var. Sanki uyumanız için konulmuş bu ninni. Bu ritim, sanki trenin giderken raylardan çıkardığı yormayan ses, bir müzik aletinden çıkan muntazam bir ritmin gibi… Zaten tren yolculuklarını hikâyelerinde çokça konu etmiş Uysal. Yolculuklar, bilet gibi yola ait kelimeler, hikâyeler de kendine çokça yer bulmuşlar. Hayat zaten bir yolculuk değil mi? Bu yol bir rüyadan ibaret zaten. “Siz yaşarken rüyadasınız ölünce bu rüyadan uyanacaksınız.” Peygamber sözü aynen yaşanıyor hayatta. Bir uykuda bir rüyada gibiyiz alnımız tahtalara vurunca uyanacağız herhalde. Kitap kapağı da güzel bir manzaranın iki yanından akan bir tren yolu üzerinde giden birinin fotoğrafını taşıyor. Kitaba başlarken bir düş yolculuğuna hazır olacaksınız. Mustafa: “Yaşam rüya içinde rüya gibi… Ölünce gerçeğe uyancağız… Gerçek ne peki?” diye soruyor. Rüya kayıtlarının da tutulan bir defterden söz ediliyor. Bu defter, herhalde Kâtip meleklerin tuttukları defter olsa gerek fakat bunu Mustafa, öykülerin içine sindirdiğinden rüyaları görenin tuttuğunu sanıyorsunuz. Yaşarken zaten bir defter tutuyoruz. Amellerimiz bizim tarafımızdan da akıl defterimize kaydediliyor. Hem o defterde hem de kendi defterimizde yer alacak dünya rüyamız ki yaptıklarımızın inkârına düşmeyelim. Düşle yaşayış birbirine karışıyor öykülerde. Hem dünyada yaşadıklarımızın hem de rüyada keşfettiklerimizin bir kaydı bu öykü kitabı. Hayatımız başı ve sonu olan öyküden ibaret. Uysal, gerçekten bir hikâyeci… Onda bazı cümlelerin güzelliklerine hayran kaldım. “Aşık olma kudretini kendinde bulamayan biriydi Ahmet Bey. …..Aşık olmak istidadı –ki böyle bir şey kabil ise- tam da baharda zirveye çıkmalı değil midir? ” Bazı buluşları da öyle güzel Mustafa Usal’ın: “Masanın üstünde duran elleri karıncalanmıştı; ellerini açtı kapadı….” İzlenimsel bir anlatımın örneklerini de bu öykülerde buluyoruz. Yazar bazı yerlerde sanki gördüklerinin bir fotoğrafını bize anlatımla sunuyor. Mustafa Uysal, anneannemin köyünden Balıköy / Kadıköy’den bu cihetle hemşehrim. Anneannem Hasan Efendiler olduğunu söyler dururdu. Ben de bir rüyada Hasan Efendi’nin kim olduğunu öğrendim. Meğerse Aydınoğlu Tekkesinin postnişini Halveti Hasan-ı Ünsi Hazretleri’ymiş o zat-ı muhterem. “Rüya, aynı yakaza; yakaza, aynı rüyadır.” diyen Nursi, rüyanın uyanık görülenden farklı olmadığını belirtmiştir. Doğru rüyalar insanı yönlendirdiği gibi müjdeler de aynı zamanda. Ahir zamanda rüyalar daha da önem kazanacaklar. Vahyin de kırk altı cüzünden biri rüyada gelmiştir peygamberimize. Rüya ile gerçek arasında ilgi kurmak ve rüya gibi bir tat almak isteyenlerin mutlaka bu kitabı okumalarını tavsiye ediyorum. Irmak kırtasiyeden bulabileceğiniz bu kitap, sizin rüya görmenizi sağlayacak; Hızır’a kavuşanların nasıl bir ruh haline büründüklerini gösterecektir. Hızır’la da bu hikâyelerde buluşmak mümkün… Kapıdan giriveren, garip kıyafetli, kendini belli etmeyen ve bir anda kaybolup ortaya çıkabilen bu insanları öykülerin içine sinmiş bir iç kişi olarak devamlı görürüz. Görülen rüyaların tamamlayıcısı gibidir bu kahraman. Bizim Hızır’ımız da okumakla karşımıza çıkacaktır okumaya devam edelim. Bana kitabıyla rüyaların yolunu açtığı için Mustafa Uysal’a teşekkürlerimi sunuyorum.
··
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.