Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

151 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Thomas Bernhard; aykırılığın, isyanın ve fikirsel direnişin Avusturya şubesi. Tarih boyunca her ülkenin ve toplumun aynası olan, kirli gerçekleri aksettiren ve yönetici sınıfın canını sıkan insanlar olmuştur. Genellikle baskıcı ve totaliter toplumlarda peyda olur bu kişiler: İran'da Samed Behrengi(muhtemelen öldürüldü) ve Sadık Hidayet(sürgün edilip intihara sürüklendirildi), Pakistan'da genç ama yürekli kız Malala Yusufzay(kurşunlandı ama direndi ve ölmedi), ABD'de Malcolm X(öldürüldü)... liste uzatılabilir. Thomas Bernhard da tıpkı bu isimler gibi ülkesindeki yanlışları sert ifadelerle dile getirmekten geri durmadı. Ancak o, diğerlerine göre şanslıydı ve bildiğim kadarıyla herhangi bir fiziksel saldırıya uğramadı. Ben bu kitapla Thomas Bernhard'a merhaba demiş oldum ancak o bana demediğini bırakmadı. Benim şahsıma bir şey diyemedi elbette çünkü ben doğmadan yaklaşık bin gün önce o, çok sevdiği(!) yaşayan insanlarla olan bağlantısını koparmıştı. Ben üç buçuk, dört saat onun tüm sızlanmalarını dinlemek durumunda kaldım. "... durumunda kalmak" için herhangi bir etki karşısında pasifize olmak denebilir ve genellikle olumsuz bir ifade olarak düşünülür ancak bu, duruma göre değişiklik gösterir. Thomas Bernhard'ın kendi sesini kattığı ihtiyar müzikolog Reger'in; hayat, devlet ve insanlar hakkındaki çarpıcı ve saldırgan nutku karşısında öylece kalmak pek kötü bir tecrübe olmadı. Bu romanı(?) okuyacaklar temkinli olmalı. Okuyacağınız bu kitap ne klasik olay örgülü bir romana ne de post-modern kurgulu bir romana benziyor. Açıkçası romana benzediği de söylenemez ya da klasik roman görünümünden hayli uzak. Ama bunlara rağmen bu ihtiyar müzikolog bize kendini okutmayı başarıyor. Hayatında henüz farklı edebi lezzetleri tatmamış, henüz derin/fazla kitap okumamış kişiler bu kitaba şimdilik meyletmesinler aksi takdirde otuzuncu sayfa civarında "Bu ne beğğ..." serzenişiyle kitabı sağa sola fırlatabilirler. Anlatıcımız -aslında anlatıcının kendisi hiçbir şey anlatmıyor, anlatıcı bizim gibi dinleyici; bu da kitabın başka bir garabeti- Sanat Tarihi Müzesi'nde ihtiyar müzikolog Reger'la buluşmak için sözleşir. Müzeye gider ve onlarca yıldır her gün "Beyaz Sakallı Adam" tablosunu seyreden Reger'i uzaktan seyreder. Kitabın yaklaşık ilk yetmiş sayfasında bir gün önce Reger'la konuştuklarını, daha doğrusu Reger'in anlattıklarını aktarır bize Reger'i izleyerek. Anlaştıkları üzere saat tam 11.30 olduğunda da -dakiklik en önemli meziyettir çünkü- yanına gider ve Reger yine anlatmaya, anlatamayan anlatıcımız da dinlemeye başlar. Kitap tam olarak bundan ibaret. Senaryo anlamında çok sığ görünüyor olabilir ancak söyledikleriyle, anlatımıyla dik durmayı başarıyor "Eski Ustalar". Son olarak kitabın çağrıştırdığı kitap ve filmlerden bahsedip gidiyorum: Müzede geçmesi itibarıyla beni acayip bayan ve tek planda çekildiği iddia edilen "Rus Hazine Sandığı" filmi... Huysuz ihtiyar merkezli olması sebebiyle 2017 İsveç yapımı "Ove Adında Bir Adam" filmi... Bazen söylemlerin sıkça tekrar edilmesiyle de Samuel Beckett'ın beni sinir krizine sokan Watt romanını çağrıştırdı.
Eski Ustalar
Eski UstalarThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 2015342 okunma
··
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.